Laplace Şeytanı.Döllendiğim ve bölündüğüm dünden itibaren. Aldığım her nefes tarihim diye yazılmaya başlandı. Öptüğüm ilk kadın aşık olduğum ilk şeytan yattığım ilk Lilith. Beğenmediğim her yemek kestiğim sakallarım. Düştüğümde kalkmalarım kayda değer mastürbasyon sonrası ölü çocuklarım ve yara izlerim kayda geçsin. Yaptığım ilk hata acemiliklerim sessizliğim şaşkınlıklarım söylenmemiş şiirlerim içi boş havalı mısralarım kayda geçsin beş yaşım on yaşım yirmi yaşım otuz yaşım ve ölüm noktalarım çamur ve balçıkla kaplı kara güneşlerim. Tekrar ve tekrar yaptığım hüzünlenip sustuğum susayıp uyuttuğum hatalarım. Yaşamak ah çirkin bir şey Yaşayamamak daha çirkin seni yaşayamamak. Sonu mastarla biten tüm kelimelerin kökeninde hüzün vardır matmazel. Ben senin ellerini ve ellerinin değdiği her yeri öperim sonra da uzunca bir sokak ortasında yaşıma yaşamına toplumuna devletine acısına akına ve karasına söve söve sigara içerim içtim içeceğim . Aynadaki yansımama bakıyorum kızarmış gözlerim kirlenmiş etim. Ellerim titriyor birileri buna yoksunluk diyor. Hesaplarım tutmuyor Laplace Şeytanının kıçını tekmelemek istiyorum gücüm yetmiyor. Düzgün bir insan olmak düzgün sessiz ve gerektiğinde usul usul düzülen bir insan. Herkes herkesle düzüşmek istiyor da olabilir. Düzgün bir insan nasıl güler sevgili mutlu bir insan nasıl güler mutsuz bir insan nasıl güler Schrödinger’in kedisi ölü kendisine sor istersen. Tanrının iyi kulları var ve kötü kulları birde benim gibi yaşa işte dedikleri Yağmur sonrası güneşte seni dudaklarını parçalanırcasına öpecek ve sonra kendi kabuğuma sarılacaktım. Cahilliğime ver yapamadım biraz çamur ve kandan ötesi değilim ölmeye uzak yaşamaya daha uzak... |
Ne diyorsun Rampacı! desin biri bana. Ankara soğuk, Ankara derin, Ankara bir şiir atmosferi gibi mahzun ve tenhadır kendi kalabalığında!.
Selam sana.