KAYIP ATLAS
gök; irin yağdırıyor yer yüzüne
açık kalıyor yaram hastahanelerin acil bölümünde bir kız çocuğunun yarası gibi yanıyor içim. biliyorum berbat bir şiirde bu kadar kanama çok (belki de sezeryanla almak gerekir bu hayatı) -olmayan bütün kapıları çaldım. pastel boya kokulu bir sürü düş düşerken dünyanın çıplaklığına, sen bana patates kızartırdın Mersin’de başaklar sarardı Kurtalan’da. ve her ağaçta bir çocuk ölürdü. ben çok çocuk ölüsü gördüm. gördükçe koştum. bir at gibi koştum. bahçemdeki kiraz ağ/acına çaput bağlayıp gelmeni bekledim. hiç bir kelimenin haysiyetini incitmeden şiirler bağışladım tapınaklara. ama bir savaşın ortasında protez bacaklarımla beni yalnız bıraktın bütün menekşeler savruldu. bir boks ringi sanmıştın sen hayatı, yen demiştin Yenildim. hatta ilk yumrukta yenildim. her hangi bir eylül sabahı üstlendi suçumu. bir kış masalı evlat edindi düşümü o gün bu gündür çok üşürüm sevgili. hayat en çok hangimizi sevdi sevgili "senin anne olma hayalini mi annemin ölme ihtimalini mi" gel desem şimdi gözlerini kapatıp tekmil bütün korkuların yüzüne tükürelim. önce sen sonra ben dudaklarının kenar mahallesinde bir gecekonduya konup içinde hükumsüz bir hikaye gibi yaşayalım üstelik takvimsiz, zamansız, imlasız. biliyorum gözlerini kapatıyorsun Beyrut gibi ve ben tanıksızca ölüyorum. sınırsız kalıyorum bir atlasın ortasında. araya okyanuslar giriyor üstelik tarifesiz trenler de yok. kesiliyor sana gelen makaslar. burdaki yapraklar umursamıyor gülüşünü ben umursuyorum. pynst. |
Bir kış masalı evlat edindi düşümü
Kelimeler raksa durmuş mısralarda Eylüller ne asildir suçlari bile ustlenir.Duşler her mevsimin evladı olabilir.Enfesssssti.Sevgilerimle