Topuğu Delik Çoraplar İçinde
çaresizliği bilirim,
doğduğum köyler yoksuldur benim, yoksulluğun ismini bile duyunca irkilirim! yoksulluğu bilirim! evler kerpiçten, bir sacayağı iki eski aleminyum tencere, kapıda cam yok, acık pencere ... üşür Elifim, üşür Fatmam, üşür Ceylanım üşür Ahmetim, üşür Mehmetim üşür ellerim .. çaresizliği iyi bilirim. lastik ayakkabılar yakar kırk derece sıcakta ayaklarımızı ... bellemiş bu faşist sistem anamızı ... bacımızı, eşimizi dostumuzu, alıp gitsekte postumuzu, geriye yoksulluğumuz kalır, bir de ölüm, ölüm, gülüm ölüm. konuşsak suç, yazsak suç pusu kurar hain jandarma önümüz yokuş, kurşunlar yağar üzerimize ... sisli bombalar eşliğinde çaresizliği bilirim! adına sömmürücü faşizm derim. isyanın bedelinin işkencelerini bilirim. ekmeksiz, ceketsiz, çorapsız utanırım sınıfa girince, öğretmenin önünde her gün aynı ceketle ve üşür ayaklarım topuğu delik çoraplar içinde hakkımızı arasak suç, konuşsak hapis, bu faşist sistem çok pis zalimler zulüm eder, puştların biri gider biri gelir, sömürüp cebe indirmeyi mübah bilir ... çaresizliği bilirim, doğduğum kentlerin varoşları içinde ... direnirim, çoluğum çocuğum için mafyasına, eroincisine ... bir de hırsız piçlerine topukları delik çoraplar içinde üşürüm üşürüm, yoksulluğun adını, hissettiğim yüreğimde, haykırarak kahrolsun bu faşist sistem diye! H. Hüseyin Arslan - 02.11.2018 |