BOĞAZİÇİ VAPURLARIsen beyaz bir boğaziçi vapuruydun ben erguvan baharlarında peşine takılan çığlıklar martısı sahafların kokusu kadar içimize sindi bu kadim ayrılık sen erguvan kokulu istanbul baharıydın ben haydarpaşadan anadoluya yolcu yorgun başını düşürmüş ayrılıklar yastığına ardımızda pitoreks şehirler bir kiril alfabesi kadar zordu seni çözmek nehir gemilerinin kaptanı söyle şarkını şimdi inkar ediyorum de sevmedim de nihavent şarkıları yorgun bir maça kızı gibi dolaşıyorum iskambil kağıtlarında birlikte bir boğaziçi vapurunu biniyoruz belkide aşkın felsefesini okuyoruz mantıklara ayrı düşüyoruz seninle yağmurlarında çok üşüdüm göç kanatlı sevgilim bistrolar değil boşnak kahveleri vardı o zamanlar dudaklarından dökülüyordu armonik şarkılar sen beyaz bir boğaziçi vapuruydun ben sisin ardından kalamışta inmek isteyen maça kızı pazar günleri sözleşirdik istanbulun büyülü gözlerinde uğuldardı limanlarda o eski aşklar ve şarkılar kasım yağmurlarıyla ağladım perada dolaştım biraz sensiz bir çarmıhın acısını yaşamak seninle st antuanda kırmızı tramvaylar ve sonbahar ölü bir gezegende miyim şimdi mor bir fular taktım boynuma ayrılıklardan bindim beyaz bir boğaziçi vapuruna akerdeon sesleri susmadan boşnak kahveleri soğumadan vapurlar ayrılık çeşmelerine varmadan gel artık boşnak hikayeleri bir varmış diye başlar bütün aşk masalları gibi pitoreks şehirlerde bir yokmuş aşklar ses gelmez neoromantizmden akerdeon seslerinden aşkın içli ve hüzünlü oluşu biraz da bu yüzden değil mi bir kiril alfabesi kadar zordu seni çözmek Ömriye Karataş |