Yazgı
Kafamın içinde seni özleyen bir rüzgar
Hıncından yorulmuş Biraz sisli Ne zaman özlemeye kalksam seni Uyandırır en bölünmüş uykulardan Ansızın Bu geceki özlem Bir örtüde inzivaya çekilen saçlarındır Tüm kokusunu dünyadan çekmiştir Oysa rüzgarım Saçlarına değmeyi dinlenmek bilmiştir. Yorgunluğu saçlarına değmeyişindendir. Tanrı en güzel sonbaharı Ellerine çizmiştir. Ve bin çiçek kokusu Topluca ellerine gömülmeyi and saymıştır. Anlıyor insan bu gerçeği Bir çiçeğin ellerine varmayışından. Usulca kendi kendine bir yazgı yazıp Sana varma macerasının yarım kaldığı iklimlerde. Gülerken kıymeti daha da artıyor dudağının Kenarından güneş doğar gibi Vaktince kıvrımına Birkaç kuş göçmüştür. Biliyorum Kuşların Kudüs’ün çocuklarından geldiğini Kanatlarında onulmaz yaraların olduğunu ve Her gece bir kaya gibi yüreğine çöktüğünde ağrı Bir çocuk baş okşamasıyla acılarını dindirdiğini. Yüklü yükleri omuzlarımda Taşıdığım şu umudun Umut ki yadigarıdır Macerası yarım kalmış şu çiçeğin Yazgısını tamamlamayı Artık And bilmişim. |