KAÇ KARAT ACILARIM?Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Pılısını pırtısını toplamadan mutluluk… Geviş getiren bir imgeyi ikna edip de Katık ettik mi sonrası hüzne. Galip gelen ne fıtratın Ne de zamanın tanıdığı geçici fırsatları Şemaili olmayan hayallerin çeperinde Yılgın çehresi umutların değil mi beis… Bazen nidalar savuran ön sözü hayatın Bazense sessizlik İşi varsa yoksa mazlumun gölgesi ile. Hanidir hicabın tokuşturduğu elem Göğün refakatinde Yarım yamalak bir gülümseme Uğurlarken vakti, telaşla Yetişmek her ne hikmetse Yarın diye yapıştığımız yakasına Fevri gölgemizin Miadı dolan akmayan yürek çeşmemizin. Sükûtun frakı kayıp Aşkın hükümranlığında Kalıbını basan hangi mevsimse Oysaki şaibeli her geçiş Varla yok arası bir tedirginlik Güncesini tutarken hayallerin… Hem de şuursuz Ve yankısı kayıp notaların Almışken payını evrenden Hiç değerinde Sevdiğimiz kadar sevildiğimize biat Üç beş zerre. Kopan teninden göğün Gayri ihtiyari bir yorgunluk Katlarken yüreğin endamını Gösterişli bir ölüm mü dilemeli Tanrı’dan Hani herkesin hıçkırdığı yalandan… Tozunu attık elemin Metanet yüklendik ezelden… Ne içinse çıkan çıngar Neye hikmetse bu bitimsiz tufan. Vardır sunumu haşmetin de ötesinde İlahi Gücün referansı değil mi hüznün bam telinde. Şimdimizi yoklayalım gönül yordamı Toplayalım da kırıkları yerli yersiz Sökülen dikişlerini sevginin Yeniden tutturalım ait olduğu yere Geç olmadan yüklendiğimiz ne ise Gergefin gergin mizacına Elemi de katık etmeden Yaşamayı dilediğimiz kadar.
Yaman çelişki;
Akan suyun damarlardaki taşkınlığı. Lal bir acı sessizlik: İklimlerin tefekkürü Bin bir nazla peyda olan Aşkın iksiri. Elem, ah elem… Zabıtların tutulduğu kâfir söylem. Yangınların meali, sevgili: Anlatamam ben içimdeki bu yanılgıyı: Hep kendime Aslında kendi kendime. Nalına mıhına… bilmediğim kadar da var hani Dönerken vazgeçmek Yokuşların tükettiği ırgat nefes. Hani’mle çıktım çıkalı yola Başakların dolu yorgunluğu değil mi ki Başa bela? Ben yangınım, sevgili Ben bir tufandan kopan O yarım adayım: Coğrafyalara aykırı bir dağım Tepemde hep kırık mizacım Yalancı olmayan tek şahit Mademki Allah’ım… Mimlendi şehir gittiğinden beri: Namlandı acılarım Efkârım adam boyu yalnızlığıma çatı Darmaduman içimdeki kelam pazarım. Ne alırım ben ne de satarım: Varsa yoksa Tırnaklarımla kazıdığım mezarım. Ukdem pek bir sonsuz; Fıtratın içi elbette kalmadı yolsuz. Ne sorsunlar ne de söylerim: Başım dik alabildiğine Tüm yüksündüğüm; Yetemezliğim Allah katında. Bayat bir yorgunluk nemalandığım; Kılkuyruk özlem Peşinden gidemediklerim Ya da peşimden ayrılmayan bu deli rüzgâr. Kaç karat kim bilir acılarım? Kaç hece kaçamadığım? Kaça kaça alıngan mısraların Buz kestiği sıcak yanım: Elbette inancımla varım: Olabildiğim kadarım Gitmelere çok yakın Gidip de dönmeyenlere çok kırgın. Katıksız umutlarım: Dolu başaklardan da yok farkım: Başım eğik zaman zaman Arımla edebimle yaşadığım içindir Bunca kırgınlığım. Namert bir isyan koptuğunda içimde Tövbelerim eksilmez dilimde. Aşkına rücu eden hangi şiir ise alacaklı olduğum Hangi yangınsa İlk kurtardığım hep acılarım: Acımak değil kendime Acıdan mütevellit evrene sunumum Aşk ve hidayet yolunda Susamışlığım… Aşikâr bir yalnızlık: Yalın seyri o sessizlik Galip geldiğim kadar garipsendiğim Boş boğaz şiirlerden geçmez de yolum Yoldan çıkanlara susarım Edebimle yaşamak neyse Aldatıların dibinde açan Neylere değil hürmeten tabi olduğum Neyle iştigal benliğim: Katıksız bir sihir adeta Hayatın mimlediği Garip bir seyyah Dilimde hece hece gezindiğim… |
zabıtların tuttuğu kafir söylem
katıksız umutlarım
sahipsiz
tebrikler
harikasın