KIRK DÜĞME
Kırk düğme misali bu sevda
Kördüğümle bağlanmış kendi delikerine Çözmek şöyle dursun Kesmektir tek çare Ama yok nafile çaba illa elle tek tek çözülecek Emir kati Elekle su taşımak gibi Buzda yok ki Mevsim ise yaz Nasıl bulunur bu derde deva Bir akıl bekleniyor ki acil bu vaka Deniz kıyısında tuzlu suların içindeyim Düşlerimi eritiyorum Çaresizliğime baktıkça utanıyorum sevmelerimden Anadan üryanmışım gibi tüm gözler üzerimde Ben hala kırk düğmenin ilkindeyim Saklanmış sanki ellerim kayıp Onsuz ben nasıl çözebilirim bu aşkın düğümlerini Ben aşkın tadında değilim yar Bedenimde yok aşka dair ne bir iz ne emmare Ruhumun derinliklerinde her şey Saklı kalmış aşka dair ne varsa Saçlarının arasında dolanan ellerinle bak Kaybolduğunda arama bir daha Dolaşıyor sokaklarımda serseri bir aşık gibi Sorularında cevaplar arayan bir derviş Heybesinde onca yükle Durup durur öylesine bakışlarındaki gizem derinlerde Bir arayışın çıkmazlarında Hangi düğümden başlasa çözümsüz Yalın ayak bıçak sırtında yürümek Gecenin koynunda yitip gitmek Çıplak bakışların anlamsızlığında Öperken uyanmak uykunun en tatlı anında Sırılsıklam bir halde Koynunda esir kalmışım yar Sevdana düğümlenmiş ruhumu azat et Buz dağlarında yitip gitmekte var Elekle su taşınmıyor yar Çaresizlik bu olsa gerek Eriyorum buz gibi tuz gibi çözülüyor düğümler Düğmeler çözülüyor bir bir. Çırılçıplak şimdi bakışlarım |