Soyulmuş Deri Artıkları
Yılgın vakitlerdi
dün yatağa düşmüş bugünün ateşi kırk derece Elim Elife küsmüş Ve kül tabakları öksürüksüz kan nöbetlerine gebe. Kaneviçe işleyen ellerin dert görmesin ve merhaba ve elveda Kimsesizlik eskilere kalmış Odalarda intihar sesleri Fırınların önünde simit kuyrukları kimse simit satıp onurlu yaşayamıyor çünkü simitçinin bile mafyası var. Saat beş sabahtır aynı yerde duruyor üç akşamdır aynı yerde çalıyor işlemiyor içime türküler Öfkem içre vakit Tırnakları kül rengi kül saçlı kül tenli Ve tırnak aralarında soyulmuş deri artıkları dün bugünün içinde ileri geri. Bir oda benim içimde ben odanın içinde duvarda asılı duran yarı çıplak kadın öldü Soluk alalım istiyorum Sofia içerimdeki şehir yıkılsın şiirsiz kalalım Ne bir olalım ne çoğalalım... Dün Bugün Yarın ve yollar Hep gider benden gidecek Çaresi yok Dünya da güzel değil Frengili bir yosma Tek düze hayatlar pusuda Gidersen düşersin, zaten gitmezsende düşersin Boşver yit Dünya milyonlarca yıldır güneşin etrafında dönerken İçimde bulutlar vardı Yağmur yağardı Ve Çeşme başlarında kadınlar. İnmez olunan çeşme başlarına Hiç inmedim İnsem zaten geri çıkamazdım. Bir zamanlar döve döve temizlenen çamaşırlardı Ve belki biraz buğday ekmek ve emek kokan o eller o piç zamanlarda kırıldı Soluk alalım istiyorum Sofia içimizdeki şehir yıkılsın şiirsiz kalalım Ne bir olalım ne çoğalalım... |
Sunulan dizelerle, Gönüllerde doyumsuz bir şiir meydana gelmiş...
Kız çocuklarımızı okutalım…
......................................... Saygı ve selamlar..