ANORİKSİYA GÜNLÜKLERİ
ben seninle toprağı yeşerten tohum
ben seninle ırmakların pırıltılı sularında derin bir dehliz durmadan büyüyen anafor olmak isterim derin vadilerde rüzgarların kanatlarına al beni yabani zeytin ağaçları gibi aşılanmışız yabancı bir dala ben seninle vadilerin kucağında mavi bir ülke olmak isterim kararsız akan nehirlerde yıkamak isterim kirlenen bir gölün yazgısını zamana karşı direnen ahşap evler açık müzayedeye çıkmış postmodern aşklar antika bir hüzün lirik bakışlar cumbasında camları buğuya kesmiş pencerelerin yağmurları gibi nicedir yaşam en güzel çayı demleyen çarşılarda oturup edip cansever okuyacağız yitip giten maviliklerimize yitirme mavi umudu yaşam belkide genç bir kadının anoriksiya günlüğüdür ben sende güneşin son ışıkları vururken sulara rüzgarın kanatlarındaki kuşları yaraladım sevmezdim seni bu kadar elimi kana bulayan kırmızı dut ağaçları olmasa tan ağarırken bekle beni kam kadınlarının tinlerine sinen gizemlerle gittikçe büyüyor içimdeki nehirlerin anaforları evreni anlamak üzerine şiirler yazıyor seyyah şairler bir uzay teleskopu ile bakıyoruz ardımızdaki gezegene çocukların çemberleri kırık sokaklarda beyaz bisikletler devrik patikada gözlerinden kararsız bir nehir akıp gidiyor öylece bilirsin bütün ırmaklar denize ulaşır ulaşmayan tek sensin nehir saçlı sevgilim seninle gölyazıda ağlayan bir çınar olmak rüzgar kanatlı atları çağırmak yeniden geçmiş hatıraların ağırlığı sulara vuruyor gittikçe büyüyor içimdeki nehirlerin anaforları yaşam belkide ağlayan bir çınardır yaşam kararsız bir nehirdir denizlere ulaşmayan yaşam bir aysberge çarpmaktır parça parça denizlerde ilerleyen belkide genç bir kadının anoriksiya günlüğüdür yaşam belkide yalıyarlardan vuslatı olmayan sevdaları atmaktır Ömriye KARATAŞ 06.07.2018 |