yasŞiirin hikayesini görmek için tıklayın inandığınız kutsal her ne ise onun adına dua edin
toplu duaların bir kabul değeri vardır. insandan çalan insan öldüren insan yakan kadına köle gibi davranıp sonra canına kasteden dünyadaki en şiddetli sancı ile doğurduğu çocuğuna alçakça tecavüz edip şeytanı dahi utandıran, sonra o meleğin minicik ellerini bağlayıp onu bir kıyıya atan, bir diğerini iki dakikalık zevk için en alçak emeline kurban edip o küçük cansız bedene dahi işkence edip onu bir direğin altına gömen bu kabil sıfatlı bu hainler için "şükür ki cehennem var!"demek hak değil mi? o vakit dua... ve elbet Allah ve Kuranı inkar edenlere sorarım! yer yüzünde yaşayan her canlı (hangi alemden olursa olsun) ve çocuk ve kadın ve insan haklarına tecavüz eden bu sapık,cani, faşist, sadist ve zavallı cehennem yakıtlarına kıyamet gelmesinde bu zulümlerinden dolayı sorguya çekilip Allahın gazabına uğramasınlar mı? içimizi yakıp günlerdir bizi perişan eden Leyla ve Eylül sadece bildiğimiz. peki ya bilmediğimiz bir dünya çocuk ve insan hakkı....o vakit elbet yüce Allah vardır ve şükür ki yedi kat cehennem hazırlanmıştır ve onlara "buyrun işte azap yurdunuza" diye sunulacaktır. ve onlar perçemlerinden yakalanıp savrulacaklardır o intikam yurdu olan ateşler içine. Seni edeple ve sadakatle dinlemek yaşanmışlığın en leziz huzuru olup aynı zamanda tüm dünyaya meydan okumaktır sevgili Allahım. sana inanalardan olduğum için sana sonsuz şükreder ve beni bütün dünya ve ahiret alemleri bıraksa dahi, yüce zatının bu fani canımı asla bırakmaması için sana yalvarıır, sana yakarır, ve sana sırf oun için secde ederim işte... sabah olur uyanır içimin eşref saati " Diri diri gömülen kız çocuğunun hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğunda" sükut içinde yücelir sabırlı dua ve esir bir hüzün tutunur servi dalıma rüzgar eser körpe şafaktır üşür bir anne vakit sabahtır zaman göçer öyle bir gök yüzüne yaşlanır dağ gibi o baba da bütün hüzünleri biriktirip göğsümde sığınırım kırk günün ladin yanıklarına tükenmiş boğazımda ki son cesaretim de sızılarından öpemem ki bir daha o çimenin de son güzün kuruyan elleri gibi bil ölmeyi nasılsa yemin etmiş o sabahda geri dönmeye bekle işte ve yeşil elbiseyi sev dedim kendime sev pembe desenli pencereyi de siyah beyaz tüm sarı renkleri sev kavrulacak son eylülün zeytin gözlerini de öyle şuramda şuramda şuramda niye şuramda büyüyen bir yara sesi ki illa nasılda kemirir içimi çıldırmış bir güneş ile yıkılıyor işte içimin son kadim eseri de yakıldı içimin en masum çocuk bahçesi de ve kana bulandı bütün orman örtüsü ne alçak bir gavursun sen böyle mahluk denilen adi müsvedde kırılgan bir gürültüdür umut denilen kanatlı mevsimler gibi gezinip durur tüm sevinçler ve zamana yenilmiş bir ihanet değirmeninde öğütülüp sunulur o dönme dolap çığlıkları dinle bir nefesin en son demi gibi sever ellerim yine ateş böceklerini artık salıver istedim kader ölmesin dedim son güzde çiçekler ellerim nisyan ellerim umut ellerim ki ne dehşet bir keder bu ne tükenmez bir çile ki böyle seyretmek dünyayı ölümden beter yıkılıyor gözümde tüm köy-şehirler Lut Harun ve Yahya adına çökecek sanki kıyametin ahı üstüme dili yok koparılmış yağmur çiçeğinin de kurudu işte mavi tepeli o yeşil vadi ve çöle döndü her gelincik yaylası sonra kül oldu tüm eylül kokusu su vermiyor diye küsemem ki gök yüzüne toprak bağrımda bir öksüz vatan misali sardı saracak en küçük sıcak bedeni tutunun içime tutunun ey çimenler yaşasın isterim leylanın suçsuz gözleri ve susun artık şairler hükmü adil bir kutluyu dinliyor kalbim kalbimde uyanmış bir beyaz mevsim kanatlanmış bir dünya çocuktur orda gördüğüm ve onların gül yüzlerinde yalnızca Allah var bildiğim ... my |
Eh artık yönetime soyunmuş bir kadının "bir kereden bir şey olmaz" diyebildiği coğrafyada sıradanlaşıyor şiddet ve tecavüz...
Şiiriniz de sarsıcı bir şekilde etkili. Tebrik ederim.
DESEK Kİ ADI NAZO
Kırılgan
Hassas
Narin bir kır çiçeği
Hayat gibi tıpkı
Nazlı bir can O
Desek ki adı Nazo
Oyunlar oynayacak daha
El işleri de yapacak
Ellerin işini de
Büyüyecek daha Nazo
Sevdalanacak
Kendi soluğundan can verecek sevdaya
Hasret olacak mesela hep özlenen
Uyurken ağaçlar ve nöbetçi kuşlar
Her çocuğu için ayrı ayrı bölecek geceyi
Üçü beşi için neyi varsa eşit
Ve sabaha kadar ay ile bekleyecek sevdalısını
Desek ki adı Nazo
Çocukları için
Başkalarının mutluluğuna özenerek
Büyüyecek daha O
Büyüyecek büyütecek
Büyütecek ta ki ömrü yettiğince
Belki de birazdan çıkacak adı gazetede
Yüzünde ölüm
Yavrularından uzak ellerinde kimsesiz hüzün
-Yazamıyorum bile yüreğinden akan kanı-
Bildiri dağıtanlar küskün şimdi
Apoletli apoletsiz omuzlar sessiz
Yani bu toprakların hoyratlığı Türkçesi
Yani Nazo diye bir isim artık O sadece
Aya bakıyorum bize küskün
Dönük bize karanlığı yüzünün
30/11/2017
Uğur / Erkan Cem Arslan