ÖMRÜMÜN MUŞTUSU KAF VE NUN
her dem yeniden doğmak
hüma kuşları gölgesine yenik değil gökten düşmez yere gölgesi hümaların her dem yeniden doğmak ulu kuşlar avlusunda yaralandım ey yar bahar kuşları konuyor gül dalına ahüzar buseler güz sonatlı vedalar göğsümdeki güvercin kanattı kafesini şehir eşkiyaları kuşların dilini bilmiyor kızgın kum yığınlarında ebemkuşağı mı arıyorsun ruhunun evliyalarını yenile tufan suları yükselmeden ulu kuşlar avlusunda yaralandım ey yar ademin yeryüzü cennetinde sürü sürü kuşlar üstlerinde kanat çırpan kuşlara bakmazlar içlerinde hüdhüdü göremiyor süleyman yoksa kayıplara mı karıştı ulu kuşlar avlusunda yaralandım ey yar ellerimde yaralanmış dört kuş rüzgar fırtına kuşlarını uzak bir diyara sürüklüyor hürmüz ve ehrimen aydınlıklar karışmış karanlığa karanlıklar bir totem gibi tapıyor sadece paraya Bu diller duru akan ırmakların kuşlarının dili değil maskeli kentlerin yabancıları bilmezler el levhul mahfuzu balçıktan pişirilmiş taşlar gönderin onlara ebabil kanatlı seher vakti yeryüzünde ötüyor bütün kuşlar avlulara saf saf dizilmişler bağışlanmayı dilerler ey sufi paslanan asanı al yaz sağanakları başlamadan gitmeliyiz buralardan istiridye içindeki inci taneleri yok olmadan dilinde kırık dökük heceler gidelim suyun alacakaranlığına çıkalım bu kara ayinlerden yine bir sefer var ulu değişimler çırçıplak çıkıyorum alevler karşısına ömrümün muştusu kaf ve nun ömür ulu kuşlar avlusudur Ölü kuşlar avlusunda binlerce yaralı kuş Ömriye KARATAŞ 24.06.2018 |
...................................................... Saygı ve selamlar..