CAN LEKELERİBir,iki ve üç... Üç adımda alaz bir yankı düşer kulaklarıma. Ve sıralanır kokusu hasretin. Doğrulmaz ki hasta bir beden ak beyaz bir yatak üzerinden, Ve biliyor musun? Bıkkın bir dil kalır geriye, telafuzu güç sözcüklerden. Oysa sen gülseydin; Yetim bakışlarında bir ceninin, yanağında gamzeler açardı elbet. Ve mavi gözlü sarı çocuğun saçlarını, rüzgarlarım tarardı elbet. Gülseydin, bir bahar düşerdi bedenime ruhumdan, Gülseydin, tırnaklardım tüm renkleri ebem kuşağından. Oysa; Umuda umut türküsü söylemek ne anlaşılmazlıktır leyli, Söylesene; El sallar mı sandın Azrail’in treni ardından beni. Bize bir "ölümün" adını öğrettiler gülüm, Birde "yaşayabilmenin" yaşayabilirsen işte. Bir garip ruh haletidir eridikçe büyütmek yoklukları, Ne garip şeydir değil mi kucaklamak sonsuzlukları. Sen sancılar zulalayan bir can gördün mü leyli? Islak tütün tadında öksürürken aniden, ağlayabildin mi? Ve buğulu cam gözlerinde bir ölünün, gözlerini öpebildin mi? Oysa, bir seraba döner cüssesi yağmurların, Ve her ağladığımda sen utanırım. Bir,iki ve üç... Üç adımda sürgün bir siyah düşer bakışlarıma, Ve bir titreme alır ellerimi aniden. Beyaz önlüklerinde can lekeleri doktorların, Gidip gelmededir bir ünitenin candan kapısında telaş. Neylersin; Daha yirmi beşinde yeşilce elbisesiyle bir devin, Beyaz öcüleriyle uzayan bir koridor düşer nasibine. Başına çarparken solgun ışığıyla lambalar, Akkor kesilir nefesi aniden bilmezsin. Duvarında suskunca bir bakış çerçevenin. Mahçubiyetinde sorulmayan sorular birikir usunda. Dalga kırmaz kirpikleri, nedendir? Sır olur, dilinde eksikliği umut tüten hecelerin. Koy verir yarık dudağına doğru ölüm. Koy verir... Rad’larında kükrer bilmecesinde mavi atlas. Hem iğneler batar, hem keser makas. Yedi renginde hayatın en çocuksu sevdalar görürsün. Ölüm hangi renktir be leyli, Hangi renginde müptela olur yaşam. Kimdi hangi renginde en fazla utanan. Oysa sen gülseydin, Bilinmezliklerine güneş doğardı hayatın, Gülseydin, yaraları sarılırdı şu kangren zamanın.. Acemi dalgalarında, bir gölün, Üşüşürken en aksi sedası "sır" diye, Altuni edasıyla göğe başkaldırırmış kavaklar. Ve biliyor musun epeyce alkış tutmuştur yapraklar. Oysa leyli; aşkın ilk ilanında, ölüm kadar sıcakmış sevda. O yüzden nazlı bir gelin gibi beslemişiz yüreğimizde acıyı. Ve biliyor musun "Aşk" diye emzirmişiz hep sancıyı. Engin Badem -acemişair- |