SEFERBERLİK YILLARI
Erdemli’den ayrıyım, yirmi dört sene oldu;
Babalar büyükbaba, anneler nine oldu… Gönülde kadim hasret, türküye döndü dilde, Geçen sene uğradım, üç beş günlük tatilde… İnsanı cana yakın, fukarası, zengini… Asırlık dedelerin asla geçmem dengini! Saatlerce dinlerim sohbet bulursam eğer; Zira, anlattıkları dünya malını değer! Yine böyle bir günde Kayacı Kahvesi’nde, Bir dedeye rastladım, çınarın gölgesinde. Muhabbete başladı besmeleyle, niyazla, Adı neydi unuttum; yaşı doksandan fazla!, Babasından dinlemiş: “Yüz otuz sene evvel, Önce Doksan Üç Harbi, sonra da Yedi Düvel… Seferberlik çıkınca cepheye koştu erler, Kadın ve çocuklarla öksüz kaldı bu yerler! Bu mazlum coğrafyanın hiç gülmedi kaderi, Dilden dile dolaşır, Koca Mehmet’ten beri; Yiğitler asker oldu; eşkıyalar çoğaldı; Obamızda ne varsa zorla zalimler aldı! Zulümle inlettiler memleketin içini; Bak, sana anlatayım bunların birkaçını: Kör Andon denen Rum’un vukuatı çoğudu; Nemrut kadar zalimdi, merhameti yoğudu! Hamza Beğ diyorlardı Andon’un ortağına; Bir mal girmeye görsün tarlasına bağına, Hayvanın sahibinden, tam dört lira alırdı; Sahibi gelmez ise hayvan ona kalırdı. Çolak Osman millete çok illallah dedirdi, Ucuz aldı, gasp etti, Kör Andon’a yedirdi! Bir de Tilki Beğ vardı, başıydı eşkıyanın; Dünyası kararırdı gür sesini duyanın! Gözü dönmüş çeteyle çadırları basardı; Karşı çıkan olursa, oracıkta asardı! Bunlarla uğraşmazdı, ne mahkeme, ne kadı; Hasılı, bu millete sahip çıkan olmadı! İstiklal ışığıyla milletçe huzur bulduk, Gelince cumhuriyet, zalimlerden kurtulduk! Ha, bir de Halil Hocam, şunu unutma sakın; “Önce Millet!” diyene mutlaka sahip çıkın!” Halil Gülşen
|
Şiir sevilsin, şiir okunsun, şiir yazılsın…
.................................................... Saygı ve selamlar..