İÇsel Titreşim
İÇsel Titreşim
kavun mu ki olgunlaşsın el ayak, peştamaldan gözüktü bak doldu taştı iyicil hayal, sanrıyla seğirtti sol gözüm bin arzuya gölgenden düşürdüğüm üstkimliğim, doğurtkan kıl payı baruttayken pişiripte sal kalaylı ziftini - içim dışım saman alevi titrekliğinde- kılı kırk yararcasına da olsa uzat elini, basbayağı, kırık sen’liyim dip noktasında su toplasın gölge-özgürlüğe göz kırpan çağlayanımda çoğalt tenörünü bendeki yıldızların, poz verdiğim yektan mabedimde cepkene sığmayan bedenim, titreşim arası muhtar cigarası eşliğinde yolun yarısı kaydımı beri/kır saçımı, kırk kere öpmezden evvel yoksa dahası mı var ileride, ölü toprağına değdir hadi cismimi ne güzelde yakışır sakal sana yüz/diri adın, kirli bakışın var senin yüze yüze kuyruğundaysak eğer, peşimiz sıra düşülmezdiya .. yazgıya “ah vahh” deme, umudun toplansın kamburunda kulpu düşmüş çömleğim gibi kartvizitine ekle şimdi beni de içilen milyon yılların zehrini üleşip, ziftine bula gerisingeri İlkay Coşkun 09.08.2011 |