Ehlikeyf
ehlikeyf
çakır gözleri şüphe götürmez mevzu oyuncak nasıl da asılır, mızmızlanır veled anneden yenir cimdik en şefkatlisinden nayloncu afet geçiyor salınarak patlatıyor meraklısına gül-kartanfil aromalı sakızını yine esmer bakış duygular firari sıcak bir çorba bile gurbeti, sıla eder istersen dededen kalma köstekli saat sırtında ağırlığınca ağrılar yükler ayaktaki çizmeyi yiyen üzümler acıyla şarabı demler asfaltta dene hele yumurta pişer mi oğul! hıncı Hitler’de felsefeyi Marks’ta bırakıp dirilt içindeki kibirsiz vicdanı ne idüğü belirsiz görklü dünyanın yasak elmalarına elveda deyip leylaları toplayan karnaval düşlerindeki hovardalığına vurulur kilitler bir gün egolarını alıp uzağıma düşme oğul! kan kusan yumruğundan pişmanlıklarını topla artık şeffaf perdeden sızdır adamlığını yoksa yayladan inen karsuyu dahi temizleyemez şeytani yanını dua diliyorum bütün varımla çınar çürüten gözyaşlarım ağırlaştırır şimdi tekbaşına bastonumu sürüyüp doksanımda bırakıyorum seni imtihan masasında … yeter ki ölüm torundan başlamasın oğul! İlkay Coşkun 28.02.2013 Mühür Dergi, Sayı 46 Mayıs Haziran 2013 |