KARA BİR IRMAKTA YIKADIM GECENİN SAÇLARINI
kara bir ırmakta yıkadım gecenin saçlarını
bir ışık çemberi içinde taradım saçlarını leylakların kokusu ilişti acılara bir düş kırıklığı içinde aradım yankılarını geçip giderken kuruyor son güzün yaprakları kırlangıçlar uçuşuyor geri ver sırça denizlerde bıraktığım yangınlarımı gençliğimin sokaklarına uğradım bu sonbahar arnavut kaldırımlı sokaklarda salınıyordu ulu ağaçlar genç bir adam gördüm orada yıkanıyordu bir ırmakta duru bir dalga denizinde aşk fırtınasına kapılan uzaklara götürdü sonra gemilerini son güzde dolaşıyorum akşam alacası rıhtımlarda ispanyol şarkıları söylüyorum sünger avcılarına mora dönen doruklar boyuyor turkuaz adamı nereye dönsem zehirli yosun kıyılar sunulan yaban balı üstümüzde kanat germiş kuşlardan başka kimseler yok kara bir ırmakta yıkadım gecenin saçlarını mango kokusu aşklarla gittiğim gözlerin bir uzakdoğu özgürlüğe kavuşmuş köleyim masallarında kaç tufan biriktirdim korsan denizlerin tayfunlarında tutsak bir kelebeksin sevgilim karlı doruklarda bir balina avcısı okyanuslarda yabancı bahçemdeki çiçeklerin açtığını içimin dışımın gün ışığı saçtığını nereden bileceksin yitirdim hayatın güzel armağanını yalın hayallerimi gömdüm bir doğu masalına sessiz avlulara uğruyorum bir yaprak daha düşüyor ömrümden titreyerek ölümsüzlük ağacına okunan şiirlerdik ah o eski bir masal sırtındaki alev gömleği çıkarıp nehirlere atıyorum Kara bir ırmakta yıkadım gecenin saçlarını Ömriye KARATAŞ 27.03.2018 |