KELEBEK İLE PAPATYANIN AŞKIKELEBEK İLE PAPATYANIN AŞKI Ulu tanrım; Minik bir canlı yarattın, Özenle işledin kanatlarına, Renklerin en güzelini, Saldın tabiata, Çok sevildi, Ad verdik, Kelebek dedik. Çırpar kanatlarını, Dans eder gibi gezinir. Baktıkça bakasım gelir, Ödüllendirir gözleri, Aşık eder yürekleri! Ulu tanrım; Hikmetinden sual olmaz. Edemem sana sitem. İki yüz yıl ömür verdin, Gak gak diye öten şu kargaya. Yeter mi minik kelebeğe, Üç günlük ömür. Büyük aşklar için, Zaman gerek, Ömür gerek... Sığdırabilir mi kelebek, Ölümsüz sevdasını, Üç günlük kısa ömre? Öğrenince uçmayı, Fırladı kozasından! Yoktu fazla zamanı, Uçtu uçtu... Dağlar, tepeler aştı, Ulaştı bir vadiye. Tanıştı rengarenk çiçeklerle... Cezbetmedi hiç biri! Ne güzellikleri, Ne de hoş kokuları. Aradığı değildi gördükleri. Gözüne bir papatyaya ilişti, Vadinin derinliklerinde. Afalladı! Bilemedi ne yapacağını, “Ne muhteşem çiçek!” dedi. Tutamadı kendini! Sokuluverdi yanına, Selamladı onu, Tanıttı kendini... Biraz nazlandı papatya, Ama direnemedi fazla! Aldı selamını kelebeğin. Sıkılmıştı yalnızlıktan! Başladı aralarında tatlı bir sohbet... Kelebek başladı söze, Anlattı hayat hikayesini, Anlattı geçtiği ormanları, Tepeleri, vadileri... Diyaloğa katıldı papatya, O da kendinden söz etti . Hoşlandılar birbirlerinden. Paylaştılar uzun geceleri, Seyrettiler yıldızları, Eşlik ettiler, Ateş böceklerinin danslarına. Gündüz oldu, Kullandı kanatlarını kelebek, Korudu papatyayı, Güneşin yakıcı ışınlarından. Ölümüne sevdi kelebek, Deliler gibi. Yanından ayrılamadı papatyanın. Merak etti sevgisinin karşılığını. Söyleyemedi sevdiğini, Korktu incitmekten papatyayı, Kaybetmekten korktu... Papatya da sevdi kelebeği! O da söyleyemedi duygularını, Karşılıksız olabileceğini düşündü. O da kaybetmekten korktu. Mutluydu iki sevgili, Sohbet ettiler... Ama paylaşamadılar sevgilerini, Söyleyemediler aşklarını. Zaman kısaydı, Sayılı günler geçip gitti. Kelebek anladı zamanının kalmadığını. Gücü tükendi! Papatyaya döndü, Üzgündü! Ayrılması gerektiğini söyledi. Şaşırdı papatya! Anlam veremedi ve sordu: “Yanımda mutsuz musun?” “Hayır” dedi kelebek. “Bilakis, çok mutluyum! Kelebeklerin ömrü üç gündür. Tamamladım kısa ömrümü, Gitmeliyim artık, Kelebeklerin hiç ölmediği bir yere...” Gücü kalmadı kelebeğin, Son bir gayretle; “Seni seviyorum” dedi. Papatya donakaldı! “Ben de” diyebildi sadece. Kelebeğin erken ölümü, Çok üzdü papatyayı. Akıttı gözyaşlarını yüreğine! Sonra döküldü dilinden, Keşkeler... keşkeler... Gecikmiş itirafların keşkeleri. Yaprakları soldu papatyanın, Üzüntüden!... Dökülmeye başladı bir bir... Her düşen yaprakta, Seviyormuş dedi içinden. O günden sonra aşıklar yaşattı, Papatya ile kelebeğin aşkını... Adına papatya falı dediler. Papatyalara sorar oldular, Sevgiliye soramadıklarını. Yoldukları her yaprakta dile geldi, Aşkın o sihirli sözcükleri: Seviyor... sevmiyor... Seviyor... sevmiyor... Ömer Adar-2018 |