4
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1451
Okunma

"Böyle Buyurdu Zerdüşt
Hey dostlarım! Şöyle konuşur idrak eden kişi: Utanç, utanç, utanç- budur insanın tarihi!"
/kim tedariklidir ki bu sese/
bilir misin dürülü bayrak haberini
her sesi bastıran o gümbürtü
görülemeyecek
varılamayacak
kavuşulamayacak
bir iç yangısına açtırır söz tomurcuğunu
ve
bilinir
melâlin son budayışı değil bu
önsözü olmayan
tek ciltlik bir defter bile değil yaşam
yeryüzü kaydından gökyüzüne
sıra sıra sırasız gitmeler
dünya perdesinde zehir zıkkım gerçekler
oy
na
mak
ta
tendeki yaşamın hükmüne geçit vermeyen tin
göğün mavisinde kızıl ateş izleri
bitmemişliğin haykırışı
sabır sınavı dağların ardı
yalanı yaşadığımız dünya
ölümün ağdalı dilindeki gerçek
belli değil nerde düşer akıl
bir hiçlik makamına denk
bundan gayrı eksik alfabeyle hecelenecek
yaşamak denilen
bilir misin dürülü bayrak haberini
kaçışı yok, adres ki kuvvetle ihtimal
alışılmış, alışılamayacak replikler
fukara avuntusu
çocuğun ihtiyar gözleri
babanın genç kalan resminde
gezgin ruh yansıması yüzündeki boşluk
anlamaz bir diğeri "sabi"
dil’i, babam sandığa mı saklanmış/ta takılı
kadın, belli değil giden mi kalan mı
kapılarda köklemiştir kederi
susma’ya tutulmuş nöbeti yaz’ların
yaşama doğmayacak düşler dal yaprağı
yokluğun serabı sürgün verir her gölgenin içinde
bir lunapark ıssızlığı zaman
durmadan gel zaman git zaman/ yine de
çocukları umu’ya yaslamalı
yorgun yalnız yarım
umar diye basıp ağı’yı yaraya
çiğneyip dışardan ölü bedenini
can verecek anaları bahar ölüsüne
hatmedilip, hazmedilecek acılar
ve
yüzleşip feleğin fezlekesiyle
bir gün cevap verilecek yaşamın seslenişine
Elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görürmüş
hayat senaryosunu yazan insan denilen, utanmaz ise
tarih utanır mı kendi kendinden
Abraham Maslow
Hâdiye Kaptan