AŞKIN ANAHTARI
ceplerimde hiçbir kapıya uymayan anahtarlar
kağıttan gemiler yüzdürürüm uyandığın yerde olmak için limanların aklı başında değil gemiler yakarım ulaştığım yere dönmemek için bir şiir soludum sana içinde gittikçe ulunanan ağıtlarla bin yıllık uykulardan uyandım seni çizdim resim defterime kuşatılmamış düşlerimi sesini sakladım mor bir dağın eteğinde ermişler gibi uyandım uyandım ulu yankılarında ceplerimde hiçbir kapıya uymayan anahtarlar sözcüklerin içinde aradım seni kerem bir kitabın duygusunda aşklarım oldu fırtınalı kıyılarda ulaştım mı sana gülümsemek için tel kafes cumbalarda yüzünü arıyorum uzaklaştım belki de bir rüyanın parçalarından guadillevire nehri akar kutsallığı gizlenmiş bir hayattan nicedir kendi hızında çarpışan trenler gibiyiz çapraşıklaştıkça çapraşıklaşan içine çekildim revaklı avluların seni yaşadım kendimce kerem bir kitabın duygusunda aşk dedim sonra hani sözler vardır siyah bir geceye perde gibi inen kırmızı şafakta kuşların kanatlarını çağıran guadillevire nehrinde yıkadım temren dudaklarını endülüste bir pervane gibi dönüyor zaman tel kafes cumbalar ardından arıyorum sesini seni kurtubada tancada konstaniyede persopoliste marakeşte aradım acem halılarında hint şallarında iznik mavisi çinilerde ince belli çayların yalnızlıklarında piyer lotide kırık gece lambalarında ıhlamur kokan yollarda hayal içinde yaşadım seni bir rüyanın içinde bir asır sürdü yalnızlığım hiç bağlanmadık birbirimize ceplerimde hiçbir kapıya uymayan anahatarlar seni yaşadım kendimce kerem bir kitabın duygusunda Ömriye KARATAŞ 30.12.1017 |