(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SAKİNBAHARAT şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SAKİNBAHARAT şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yunus Emre gibi bir halk ozanıyla aynı cümle içinde anılmak ne büyük mutluluk İbrahim Öğretmenim. Çok teşekkür ediyorum, yorumunuz fazlasıyla gururumu okşadı. Sağ olun, saygılar selamlar.
bu şiiri daha önce neden okumadım nasıl gözden kaçırdım şaşırdım kendime bazı güzelliklerin hakkı verilmeli sayfada yazılanları görünce umut var dedim estetik hazzı olan çok insan var hala bunca yorumun ardına sadece kutlamak gerek sadece kutlamak sağlıcakla kalınız
Şair yolunu çizmiş Çile de olsa içinde inançla yürümeli Ama yorulmadan da olmaz güzellikler Sevgi emek yaşam kavgası çetin. Çok güzeldi gerçekten.Alkışlar dosta
Defalarca bu sıra dışı sayfaya gelerek,diğer şiirleriniz gibi okuduğum bu mükemmel ötesi şiirin temelini oluşturan taşlar,bir birini öylesine içten öylesine istiyerek tamamlamışlarki;şiir de, dışardan bakıldığında,göz tırmalıyacak en ufak bir nokta bile yok..Ana sütü kadar arı, ana sütü kadar sade ve tertemiz. Tıpkı şiiri yorumlayan o ipek yumuşaklığındaki sesin,dağ eteklerinden çağlayarak akan küçük bir derenin,berrak suyuyla akıp gitmesi gibi..Konusu,kurgusu,dili ve akıcılığıyla,ahengiyle unutulmaz şiirler kervanına katılan bu güzel şiirinizi ve değerli şahsınızı çok geç olsa da,boynumun borcu olarak kabullendiğimden özür diliyerek canı gönülden kutluyorum..Çok çok güzeldi şiiriniz ve de yorumunuz..Emeğinize kaleminize sağlık..
Dolu başakların hep başları aşağıdır .. mütevazi ve kendinden emin duruşları vardır. Şiir de yorumda çok güzeldi.
Bu şiire geç kalışımın nedenine gelince yorumu dinleyemedim Bilgisayarımdaki teknik arızadan dolayı. Yazan kadar, yorum yapan dost yüreğe de ayıp olurdu.Bu gün dinledim çay eşliğinde muazzamdı. Gönülden tebrik ederim hem yorum yapan yüreği hem sizi Hicran hanım.
saygımla
hazal tarafından 12/7/2017 11:21:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Kardeşim, değerli hemşehrim, edebiyatdefteri.com'un saygın kalemi sayın: ❤ Hicran Aydın Akçakaya ❤,
Bu şiirinize dün yorum yapmış, ancak yazdığım yorumun şiirin hakkını teslim etmeyen, imla hatalarını görünce, ''Böyle kusursuz bir şiire imla hataları olan yorum yakışmaz diyerek yorumu düzenlemek yerine silip yeniden yorum yazma gereği duydum. Zira şiir o kadar güzel ki; yorumda bile imla hatası olsa şiir metnine gölge düşürür diye düşündüm. Şiirinizi bir değil birkaç kez üst üste değil belirli aralıklarla okudum. Belirli aralıklarla diyorum çünkü şiirdeki kurgu tekniği, duygu ve düşüncenin metne yansıması ve ana fikri üzerinde yeterince fikir sahibi olmadan bir yorum yapmak istemedim. 4 + 4 durakları, akıcı metni, duygu ve düşüncenin mısralara aktarılışındaki ustalık sanat ve edebi yönüyle çok güzel bir şiir kaleme almışsınız. Şiir Seçki Kurulunun gözünden kaçmamış ve Günün Şiiri olarak taçlanmış.
Gönül incilerinin ipek gergef üzerine, ibrişimle, nakış nakış işlenmesiyle gün ışığına çıkmış nadide bir eser.
Şiirin gerek ana fikri, gerek duygu ve düşüncenin mısralara etkili aktarımı, gerek su gibi akıcı metni gerekse akıllardan silinmez etkili vurgusu; sanat ve edebi yönden kusursuz kurgusu ile bir araya gelince, kalemin ustalığını gözler önüne seren bir baş yapıt olmuş. Kardeşimin kudretli kalemine yakışan bir şiirdi.
Sanat ve edebi yönden, tekrar tekrar okunması, analiz edilmesi ve ilham alınması gereken, yeni şiirlerin yazılması için ilham veren çıta üzeri bir şiirdi. Şiiri güne taşıyan SEÇİCİ KURUL ÜYELERİ'ne sayfanız aracılığı ile ayrıca teşekkür ediyorum. Beğenerek ve duygulu kaleminize saygı duyarak okuduğum bu güzel şiirinizi tam puanım ve beğeni ile favorilerim arasına ekliyorum.
Şiir ve gönül sayfanızda her zaman; taklit etmekten uzak şairin kendi öz buluşu olan çarpıcı konuların mısralara kusursuz aktarıldığı, çıta üstü seçkin eserler okudum.
Kardeşimin şiir ve gönül sayfasına, tebrik ve başarı dileklerimi bırakıyorum.
Her şeyin sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olması dileklerimle sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim, lütfen kabul buyurunuz...
Daha önce yaptığınız yorumda hatırladığım kadarıyla herhangi bir imla hatası yoktu ki olsa bile yorum hanesine düşülen anlık yazıların kusursuz olması elbette ki beklenmiyor. Ne güzel eleştirmiştiniz şiiri, ve ben daha önce önce hiç duymadığım bir konuyu öğrenmiştim merakım kamçılanmış hatta araştırmayı düşünüyordum. Açık kapalı hece uyumu demiştiniz, m ve n harflerinin tuzağından bahsetmiştiniz. Neden geri çektiniz eleştirinizi ve bilgilendirici yorumunuzu anlamış değilim.
Size yanıt verdiğimi de hatırlıyorum, yanıtımda sizi kıracak herhangi bir saygısız tutum da sergilemedim. Lütfen benim sayfamda eleştiri konusunda özgür olun. Şahsıma hakaret edilmediği sürece her türlü eleştiri, öneri ve yeniliğe açığım. Ben o bahsettiğiniz konuyu halâ araştırma hevesi içindeyim. Hatta ilerleyen zamanlarda konuyla ilgili sizden detaylı bilgi de isteyebilirim eğer nette tatmin edici sonuçlara ulaşamazsam. Aruz vezninde kullanılır ve dikkat edilir diye biliyordum açık kapalı hecelere, aruz kalıbının durumuna göre. Bir de konuya çok vakıf olmasam da özleşim diye bir hece şiiri kalıbı olduğunu duydum. O da açık kapalı hece eşitliği kuralına dayanıyormuş. Dediğim gibi bir kaç yazı ve örnek şiir okudum konuyla ilgili o kadar. Detaylı bilgim yok.
Bir kez daha tekrar ediyorum, lütfen konu edebiyat ve şiirse sayfamda rahat olabilirsiniz. Dilediğiniz eleştiriyi, öneriyi ya da varsa bilmediğimiz yenilikleri gönül rahatlığı ile paylaşabilirsiniz. Bizi bilgi ve tecrübelerinizden mahrum etmeyin olur mu?
Çok pozitif, aşırı kendinden emin. Gercek hayatta olamayacak kadar güçlü bir ruh var şiirde. Keske bu ruhun beşte biri bende olabilseydi. Hece şiirinden hiç anlamam ama kafiye uysun diye anlamsız dizeler eklenmemiş her şeyiyle bütünlük arzeden heceleri okumayı seviyorum. Kasıntı çok var hece şiirlerinde. Ama sen gerçekten bu işi iyi yapıyorsun bence. Teknik olarak bilmem ama ahenk olarak bana yansıyan bu. Çok sevgilerimle Hicran.
İtiraf edeyim bende de yok şiirdeki ruhun beşte biri. İnsan olmasını istediği gibi bir insan olamıyor her zaman, darılıyoruz, kırılıyoruz, böbürleniyoruz, küsüyor, sırt çeviriyoruz, böbürleniyoruz... Hiç birimiz kusursuz değiliz. İşin tuhaf yanı hepimiz böyle olması gerektiğini biliyoruz ama iş uygulamaya gelince fos :) Eeee noldu, eee ama ben de insanım lafının arkasına sığınıveriyoruz :)
Olsun çoğunu yapamasak da bunları biliyor olmak da meziyet bence...
En çok ne mutlu ediyor beni biliyor musun? Hece şiirinden anlamam, hece şiiri okumayı sevmem diyen arkadaşlarımın gelip yazdıklarımı keyifle okumaları, beğeni bırakmaları ve hatta senin gibi böyle yorum yazmaları.
Çok teşekkür ediyorum sevgili Aynur, yorumun çok kıymetliydi.
"Örtüsünü örter gece Rüzgâr eser ince ince Dalım suya eğilince Kırılmamam lazım benim "
tüy gibi hafif bir şiir Ne yazık ki yeni gördüm Şiiri mi değil Günün şiiri olduğunu yeni gördüm Çok tebrik ediyorum Sevgiyle, kucak dolusu selamlarla özlemle kucaklıyor öpüyorum
Aynası iştir kişinin lafa dönüp bakılmaz Hakikate yurt tutmadan kalbe ateş yakılmaz Doğru hakikat yazanın bileği hiç bükülmez Bir yerde hakikat yoksa orda durmamak lazım -------------------------------------------------------- Hakikat yazmakta murat hakkı bulsun görenler Hakikatten ayrılmadı bir an olsun erenler Sevgiyi hakça dağıttı adil oldu yarenler Bir yerde Adalet yoksa orda susmamak lazım ------------------------------------------------------------
Hakikati söyleyen kalbe selam olsun Okuyan hayattan bir ibret alsın
İçimde hasretin seli Kavuruyor beni yeli Aşkından olsam da deli Sarılmamam lazım benim
Türkü tadında güzel bir şiir olmuş beğeniyle okudum kıymetli şiirinize bir dörtlükle katılmak istedim kabul buyurursanız sevinirim. Kalbi duygularımla tebrik ediyor başarılar diliyorum
Çok seviniyorum böyle sayfama bırakılan nazireleri okuyunca. Duygularımı harekete geçirip beni yazmaya teşvik eden şiirleri okuduğumda duyduğum sevinç kaplıyor içimi. İnsan yazdığı şiiri elbet sever ama nazire yapılan şiirini daha da fazla sevesi geliyor. Hani uzanıp saçını okşayasım geliyor şiirin, o kadar yani.
Çok teşekkür ediyorum Celil Üstadım, ilhamınız bırakmasın peşinizi hiç.
Sen ve ego asla birarada bulunamazlar bence. Biliyor musun, içimden gelmeyen ya da inanmadığım bir şeyi asla söyleyemem. Bu en sevdiğim insan bile olsa ki en çok da onları eleştiririm.
Sayfana ne zaman gelsem kusursuz şiirlerle karşılaşıyorum. Cidden vasat şiirine denk gelmedim. Bu, yetenek işte.
Üçüncü etkili yorum için o kadar karasız kaldım ki. Nazire yazanlardan birini seçsem diğeri belki gönül koyacak diye maviye boyayamadım hiçbirini. Senin yorumun ve aklımdaki diğer iki yorum arasında gidip geldim hangisi olsun diye. Egom habire çimdikleyip duruyor, hep şiirin saçlarını mı okşayacaksın benim de okşanmaya ihtiyacım var diye :)
Eee yorumunu ilk okuduğumda tavan yaptıydı kendileri :) Hadi dedim tadını çıkarsın bari günün.
Ya çok tatlısın bili yo musun, egomun da selamı var sana ayrıca o da benimle aynı fikirdeymiş :)
bunun adı, azametle devam etmektir yaşamaya eğilmeden, bükülmeden eyvallah etmeden yanlışa, nadana, kötüye eyvallah kutlarım şairem selam ve saygılarımla
Şiiri okurken annem de yanımdaydı. Annem hayatı boyunca radyo dinlemez, tv izlemez. Ama şiir okuduğum zaman dinler beni. Ya da kitap okuduğum zaman gayet iyi dinleyicidir. Bu şiiri okuduğum zaman da "Allah Allah ne güzel şiir, kim yazmış bunu, erkek mi? kadın mı?" gülerek söyledi. Yani annem 81 yaşında ve şiirinizi çok beğendiğine göre herkesin de beğenisini mutlaka kazanmıştır. Yüreğinize sağlık, kaleminize sağlık, elinize sağlık. Selamlar, saygılar, hayırlı geceler.
ve Aleyküm selam. Başım üstüne, selamınızı anneme ileteceğim. Maalesef bugün kızkardeşime gitti. Güzel olan her şeye değerini vermek gerekir diye düşünenlerdenim. O an ki duygularımı tebessümle yazarak duygumu ifade etmek istedim. Çok sıcak ve duygu yüklü sözlerle okumuştum şiirinizi. Çok teşekkürler, selamlar, saygılar, yeni şiirlerde buluşmak üzere. Mutlu hafta sonu. Şiirinizi facebook da sizin adınıza paylaştım. Umarım sakıncası yoktur. Dilerseniz silebilirim. Bildirmeniz yeterli.
O güzel ellerinden saygı ile hürmet ile öperim annenizin. Kendisine selamlarımı iletin lütfen. Size de çok teşekkür ediyorum şiirimi annenizle de paylaştığınız için, onunla buluşturduğunuz için. Öyle mutlu oldum, öyle çok duygulandım ki yorumunuzu okuyunca. Sağ olun. Şiirim ve ben minnettarız size.
Değerli Üstadım: Tabiri caiz ise benim sesim karga gibi. Şiiriniz oldukça güzel, sesiniz ondan da güzel. Lakin, kendimin beceremediği bir hususu belirtmek isterim; hani diyorum ki, bu güzel sesiniz ile kelimeleri çok kısa ''Örtüsünü örter gece'' keskin olarak değil de ''Örtüsünü örter geceee'' gibi biraz daha uzun seslendirseniz acaba daha mı güzel olurdu ne dersiniz, denediniz mi? Selamlar
İlahi Erdal Üstadım :) Eminim siz de çok güzel okursunuz yazdığınız şiirleri en azından.
Bu şiiri çok sevdiğim bi arkadaşım seslendirdi bu günün anısına özel olarak. Kendim kayıt alamıyorum bu ara.
Ben seslendirmeyi oldukça başarılı buldum, çok severek defalarca dinledim ki arkadaşım şiir okuma konusunda çok yeteneklidir. Dediğiniz gibi bilmem ki nasıl olur denemek lazım.
Çok teşekkür ederim, samimiyetiniz ve öneriniz için.
Sanki yorum yazmak bir marifettir veya yazmamak, yazamamak bir yoğunluğun ya da ''çok kıymet verirsem yazarım'' gibi bir iç düşüncenin yansımasıdır da bazen veya birçok kez; siteye az ugrayan ne nadir yorum yapan ben, yorum yaparken önce, ''çok yorum yapmam ama bu şiire kayıtsız kalamadım'' siradanliginda bir cümleye sığınırım. Bunu birkaç yorumda daha yaptığımı fark ettim. Ne kadar da gereksizmiş... kendi kendimize güya biraz da tevazu kanatlarını bürünen cümlelerle kıymet biçmek ne kadar abesle istigalmiş...
Bu site güzel kalemleri tanıttığı için seviyorum kendisini... 9 yıla yaklaştık sanırım tanışalı siteyle...
Aslında ben sizin ''gül kırmızı süt beyaz'' şiirinizi ve hassaten hikayesini çok sevdim. Belki az çok muallim olmanın verdigi bir hissiyatla o samimi hikayede kendimi de buldugumdandır...
Serbest şiirlerinizi de okuyorum... Hecede de bu kadar etkili şiirler yazıyor oluşunuz gerçekten şiire verdiğiniz kıymeti ve yeteneğinizi gösteriyor. Daim olmasını diliyorum. Sıkılmadan şiirlerinizi sonuna kadar okuyabiliyorum :)
Bu şiiriniz yüreğimde belki bin yere dokundu... Rahmetli Cahit Zarifoğlu ''Burası dünya..ne çok kıymet verdik...sadece ekip biçim gidecektik '' diye beyan etmiş ya... şiiriniz varlık ve yokluk arası bir gergef oldu gönlümde...Bir sürü arafta bazen nasıl bir gönül yalnızlığını yaşadığımı fark ettim yeniden... çokkk güzeldi hem teknik hem anlatım olarak....
Aslında şiirde ''ölüm'' kelimesinin yerine ''gönlüm'' gelse anlamda daha güzel olmaz mı diyecektim ve bunu mesajla ifade edecektim. Lakin o yol kapalı olunca kısmet bir yorumla ifade etmekmiş, diye düşündüm. Benim için de iyi oldu hasbihal etmek.
Hicran Hanım şiir adına da teşekkürler..inşaallah sizi daha nice güzel şiirlerde okumak nasip olur. Selam ve saygı ile.
Merhaba Mürsel Bey; Son iki gün ben de uğrayamadım buraya. Bugün girip de İrfan Beyin ilk yazdığı yorumu göremeyince, meraklandım açıkçası. Ama siz konuya kısaca bir açıklık getirmişsiniz. Üzerinde konuşulabilir, tartışılabilir bir konu.
Hece şiiri hakkında çok araştırıyor ve okuyorum ama elbette hala yeterli donanıma sahip değilim. Zaten ben oldum dediği anda tükenmiş demektir bir şair adayı. Bu yüzden öğrenmenin sınırı yok, günümüze kadar yazılmış şiirleri okuyarak ama kesinlikle kendi tarzımızı ortaya koyarak hep iyiyi daha iyiyi yazmak olmalı hedefimiz. En azından ben kendime böyle bir yol çizdim.
Nurullah Genç şiirlerini okuduğum bir şair. Bir araya gelebilmiş olmanız ne güzel.
Size yazdığım yorumu şiirin hikaye kısmına taşımayı düşünmedim değil, şimdi siz de böyle bir öneri getirince evet almaya karar verdim hikaye bölümüne. Aslında ne kadar güzel bir uygulama olur. Hikayeleri de paylaşılsa şiirlerin. Elbette ki hepsinin bir yazılış hikayesi var ve bu paylaşılmadığı sürece okuyucu kendine göre bir hikaye hep tasarlayacaktır. Anneanneme yazdığım bir şiiri karşı cinse yazdığımı düşünenler oldu mesela :) Komik ama gerçek bu. İnsan her zaman özelini paylaşmak istemiyor okuyucu ile. Varsın yanlış anlaşılmalar olsun. Söz konusu şiir ise buna da katlanır insan n'apalım.
Neyse bu şiir için bu kadar muhabbet yeter diyelim, bir başka şiirde tekrar şiirleşmek dileği ile, saygı ve selamlar.
... Şiirde şair ne çok şey anlatmak ister de okuyucu bunu kendi iç dünyasının zenginliğine, ruh ve manevi dünyasına sonra akıl, zeka , bilgi ve algı gücüne göre şekillendirir manalandırır.
Bir yorumuma cevabınız şiirin hikayesi olmuş. Siz böyle detaylı yazınca, bazı şiirler hikayeriyle beraber okunmalı diye düşündüm. Benim bahsini geçtiğim iki şiirimde olduğu gibi. Ve hatta ne güzel olurmuş hikayeleriyle beraber şiirler adlı bir şiir kitabı çıkarmak. Ki ben bunu uzun zaman önce kendim için düşünmüştüm.
Aslında Nurullah Genç hocamın şiire bakışından( -ki üniversiteden beri hep ufuk şairin olmuştur. .bence eğer okumadıysanız mutlaka okumalısınız)... karşılıklı muhabbet ettiğimizde ''siyah gözlerine beni de götür '' şiirinin nasıl yanlış manalara çekildiğini anlatmasından ve de ''ey Mona Lisa nın kıskandığı el ''derken neyi kastettiginden ve bizim ne anladığımızdan bahsedecektim. Lakin maalesef ki zaman olarak müsait olamıyorum ve bu telefonla yazmak çokkk uzun vakit alıyor.
Hicran, demiştim... Hicr.... ayrılmak, uzaklaşmak ve men etmek anlamlarına geliyor ve Medine'de bir yerin adıymış.... Hicri takvim Hicret kelimesinden geldiğine göre...hicr kelimesi ayrılmaya gurbete yakın bir anlamda da kullanılıyor gibi düşünmek yanlış olmaz. Bu minvalde düşününce ve de zaten hicran ayrılık acısı demek olduğuna göre anlam örtüşüyor demektir. Gurbet ve uzaklaşma ayrılıktır ve istenmeden gerçekleşen her ayrılık acı verir...
Kafiye gelince.... kök kök arası...kök ek arasında veya farklı eklerin ses benzerliginde kafiye mevzu bahis olur.... sadece aynı görevdeki ekleri kafiye kabul edemeyiz ve sadece redif var deriz....
Yani bildiğiniz üzere. ..geliyorum...biliyorum... đa kokteki l sesi kafiye iken diğer sesler aynı görevdeki ekler olduğu için rediftir... Mesela...Yara... sokaklara... kelimelerinde kök eke girilmez ...çünkü birinde kkokte diğerinde ekte olan ara sesleri aynıdır görevleri de aynı olmadığı için kafiyedır. Biliyorum... çekiyorum... kafiye yoktur...sadece aynı ek benzerliği olan iyorum rediftir... Bunları bildiğinizi biliyorum sadece teyit için ve okuyup belki fayda bulacak birileri olabilir diye yazıyorum. Dudak kafiyene hiç girmeyelim .... İrfan Bey'in ifade ettiği kafiyeyi bozan bir durum değil sadece bütün mısralarında sonu mesela m sesi ile biterse kulağa gelişi ve ses olarak sanki hepsi aynı kafiyelenişe sahipmiş hissi uyandirabilir düşüncesidir.... mesela
...... ağlardm ........ gözüm ...... dağlarım ......... sözüm .... Sıkıntı yok şiir abab kafiyelenisine sahip...fakat diğer taraftan her mısra m ile bitince kulağa hepsi aynı kafiyeleniş gibi gelebilir aaaa gibi düşünülebilir diyor... böyle yanlış olmaz belki kusur da denmez ama belki şiir daha güzel bir ses ahengine sahip olunsun diye buna dikkat edilebilir.
...Alttaki araştırmada kafiye üzerine bir inceleme var..yararlı olur sanıyorum. https://www.google.com.tr/url?sa=t&source=web&rct=j&url=http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/salahaddin_bekki_kafiye_anadolu_sahasi.pdf&ved=0ahUKEwiUgt3G3fLXAhVBLZoKHe1OA3oQFghNMAQ&usg=AOvVaw0MXvknWY4e-v5d_SBN3D8z
....Dar bir vakitte bu klavyeyle bayağı iyi yazmışım 😊 Selam ile.
Merhaba Hicran Hanım. Şiiriniz günden düştüğü için ve mesaj yolu da kapalı olunca artık herhangi bir konuda fikir teatisinde bulunursak heralde buradan yazacağım. 2 gündür siteye giriş yapmamıştım bir de karşılıklı sürekli yazisma başkalarına da okurkem de meşguliyet verebilir diye de düşündüm.
Aslında o gün kafamda bi dünya şey vardı ve yazmaya istek...şimdi ikisinin de azaldığını fark ettim...fakat yine de biraz hasbihal niyetine vaktimiz musaitligi ve bu telefonun klavyelerinin el verdiği ölçüde yazayım. Hicran kelimesi ve İrfan Bey'le yaşadığınız kafiye mevzusunu merkeze alarak. ..
Telle yavaş yazıldığı için mevzuya küçük bir ara vererek yazmaya birazdan devam edeceğim inşaallah...
Bahsini ettiğiniz şiirlerinizi ilk fırsatta okuyacağım.
İsimlerden söz açılmışken geçen gün kardeşimle bu konuyla ilgili oldukça uzun bir sohbet yaptık. O insanların ismiyle müsemma bir hayat sürmediklerine inanıyor, onun savunduğu fikir bu. Öyle olsaydı diyor ben alim olurdum, insanları aydınlatan, bilgilendiren. İsmi Münir ve Hicran ismini anlamından dolayı bana yakıştırmaz, sen sensin, sen benim canımsın, ismin bi tarafa der hep. Ben de ona dedim ki geçen günkü sohbetimizde;
Sen âlimden daha âlim, hocadan daha hocasın.Okumakla adam olunamayacağının en güzel örneğisin sen. O kadar çok ki bir kaç üniversite bitirip insanlıktan zerre nasip alamamış olanlar. Sen benim profesörüm, sen benim zamane dervişimsin, o yüzden insan ismiyle müsemma bir hayat sürüyor, ben buna inananlardanım. İsmim iki hece birlikte okuyunca anlamını biliyorsun zaten. Ben hecelere ayırdım onu, hic (c ye bir nokta) oldu mu bir hiç, ne kadar yükselirsek yükselelim, nereye gelirsek gelelim sonumuz toprak, asıl önemli olan hiçlik makamına erişebilmek.Hiçlik makamı da öyle kendini değersiz falan hissetmek demek değil asla, bu manen yükselmek, manen dinginlik, manen zenginlik, manen varoluşunun sonsuzluğunu keşfetmek demek. Bu bağlamda ismimin ilk hecesi hic aslında ne kadar da beni tarif ediyor. İkinci hece ran'ın bir anlamı da koşmak, koşuşturmak, at süren, sürücü, hüküm verici demekmiş. Nazım Hikmet Ran' ı da unutmayalım. Bunların hiç biri tesadüf olamaz. Ben sebep sonuç ilişkilerine ve kadere inanıyorum sen bilirsin en çok.
Ve bugün sizden ismimle ilgili çok hoş bir detay daha öğreniyorum. Sizin baktığınız taraftan bakmak hiç aklıma gelmemişti benim. Çok hoşuma gitti inanın. Hicr ve an...
Bu şiirim çok özeldi benim için hem adından dolayı hem de içeriğinden dolayı. Şimdi daha da kıymetlendi gözümde çünkü sizin gibi değerli bir insanı daha yakından tanıma şansım oldu sayesinde. Yazınızı merakla bekliyor olacağım.
Bu şiirden köprüler var ya insanları birbirine bağlayan, onlar çok sağlam köprüler ve iyi ki varlar.
Tekrar teşekkür ediyorum size, ilhamınız bol olsun, selam ve saygımla....
...Hicran Hanım; gönlünüzun ve hayata bakışınızın ve de dün-bugün-yarın sacayağındaki bir muhayyilenin şiirdeki serancamesi olan bu güzelim şiire ben ne kadar çok derinlik katmaya çalışsam yetersiz kalacak... fakat her nedense yorumda yazdıklarınız ne çok beni bana anlattı ki içimden uzun uzun yazmak geldi...Bir hasbihal ikliminde kuru bir yaprak misali savrulmak...eskiden Hicran kelimesini şiirlerimde sık kullanırdım...çünkü sanki hicran benim hayatımın özetiydi...İnsanın adı bir de hicran olunca... Hicr ve ân dan mı gelir acaba... Hicr ... gurbet uzaklık yalnızlık.... Ve ân.... Hicr in hayatı sarmaladığı bütün ânlar manzumesi... yalnızlık ve uzaklık ânı gibi....
....İki şiirim var onlar aklıma geldi... aynen sizin gibi kendimin fotoğrafını çektigim...sitede var " Bir Med Cezir Düşü " ve "" Susuyorum..Yüreğim Yoruluyor ''...
Hem yazdıklarınıza cevaben değil ama yürek eklemesi yapmak için hem de samimi ifadelerle bir şiirin ruhundan yol bularak içimde yeni menfezlere yol açtığınız ve beni anlaşılmanın verdiği huzurla müsemma kıldığınız için inşaallah daha uzun bir yazı yazmak isterim size...bugün nasip olursa bugün ya da başka bir vakte inşaallah...
Kendimi hem şiirinizde hem de yazınızda bulmamı sağladığınız için de çok teşekkürler.
Ufak tefek imla hataları olabiliyor böyle karşılıklı söyleşirken, benim yorumumda da birkaç kusur var. Sonradan okuyunca fark ettiğim, eminim siz de fark etmişsinizdir. Hoşgörünüze sığınıyorum.
Çok sevinçliyim gerçekten, nihayet karşılıklı şiir konuşabileceğiz bir paylaşımın altında. Ve ben bu sohbet neticesinde yeni bir şeyler öğrenmiş olacağım sizden kesinlikle. Şiirin o kadar çok tarifi yapılmış ki ilk yazıldığı tarihten günümüze kadar, aşk gibi. Belki her ikisinin de dünyadaki kişi sayısı kadar farklı tarifi var. Herkes kendi bilgisi, duyguları ışığında kendince tarifini yapmıştır şiirin ve aşkın. Ansiklopedik tarifinin dışına çıkarak, kalıplaşmış tariflerden uzak ama her biri doğru tarifler… Bu yüzden yazılan iyi ya da kötü herhangi bir şiirin okuyucular üzerinde farklı duyguları harekete geçirmesi, her okuyanın ruh hali ile ilgili olarak okuduğunu farklı anlaması, yorumlaması çok doğal. Ve siz bu durumu benim yazdığımı yücelterek öyle güzel açıklamışsınız ki, inanın göğsüm kabardı gururdan. Bunun için de bir teşekkür borçluyum size. Şimdi bu şiiri hangi duygularla yazdığımı hatırlamaya çalışıyorum; Dağ olsaydım dağılırdım Darılmamam lazım benim Burada hayatla öyle kavgalıyım ki, o kadar üstüme gelmiş ki o ara, öyle ağır gelmiş ki yaşadıklarım hani dağ olsaydım dağılacakmışım, un ufak olup yok olacakmışım gibi hissetmişim. Annem der ki kızım en dayanılmaz gibi gelen ölüm karşısında bile öyle dayanıklı ki insan. Onsuz yaşayamam dediklerinin ölümüne bile katlanır ve onun ölümünden sonra da yaşamaya devam eder. Ölüm acısını dağlara taşlara vermiş de yaradan onlar dayanamamış bu acının yüküne. Taşlar ufalanmış dağlar dağılmış. Ama insan, işte o unutmakla cezalandırılmış insan var ya göğüs germiş bu acıya. Hayata sırt çevirmemiş, yaşamaya devam etmiş, içinde o acı hep kalacakmış belki ama zamanla ilk günkü etkisi azalacak ve gittikçe hafifleyecekmiş. Akıl sağlığı yerinde olan bir insan hayattan vazgeçmeyi seçmiyor, hayata küsmüyor. Taşmasaydım boğulurdum Durulmamam lazım benim Burada kendimi ırmağa benzetmekten ziyade içimden taşan duyguları ifade etmek istedim. Kendisini birçok konuda örnek aldığım, yazma konusunda beni ilk cesaretlendirenlerden biri olan ve fikirlerine çok değer verdiğim büyüğüm Zübeyir Batur birkaç ay önce demişti ki bana; Hicran kızım, şairlere zaman zaman gelen esin fırtınası bu defa seni de vurmuş. Şiirlerin harika, ustalık dönemindesin, yüreğini dinle, durma sakın. Yürek dolu bardak gibidir boşaltmazsan dolduramazsın. Yazmaktan vazgeçme sakın. Yaşadığım o aşırı duygu sarsıntısından sonra o kadar yoğundu ki yazma isteğim ve o kadar taşıyordu ki içimden o duygular, eğer içimi boşaltırcasına yazmasaydım, boğulacakmışım gibi hissetmiştim. Taşırdım ben de yüreğimi kelimeler vasıtası ile. Kendimi boğulmaktan kurtardım bir anlamda. Biz yazmaya gönül verenler durulmayı ister miyiz, ben şahsen istemem. Yüreğim dolsun isterim, çalkalansın taşsın ve bana yazma şansı versin her seferinde. Örtüsünü örter gece Rüzgâr eser ince ince Dalım suya eğilince Kırılmamam lazım benim Ben söğüt ağaçlarına hayranım. Onların duruşlarını, tevazu sahibi alçakgönüllü bilge insanların duruşlarına benzetirim. Burada söğüt ağaçlarına benzettiğim bilge insanları örnek almam gerektiğini, esnek ve yumuşak huylu olup yeri geldiğinde bunu gerçekten hak edenlerin önünde söğüdün suya eğilmesi gibi saygı ile eğilebileceğimi vurgulamak istedim. Bu konuda beni teşvik eden, yönlendiren kişileri de rüzgârın hafif esintisine benzettim. Sağlam duruş güzel ahlâk Varlığıma zırhtır mutlak Savunduğum tek hakikat Kurulmamam lazım benim Bütün insanların varlığına zırhtır sağlam duruş, sözünün eri olmak, güzel ahlak. Kibirden arınmak gerek böbürlenmemeli insan, kurum kurum kurulmamalı, burnunu indirmeli masal dağından. Bu dörtlükte mutabıkız diye düşünüyorum. Ama gene de açmak istedim.
Bir vadiden geçer yolum Umut dolu elim kolum Çare bende dese ölüm Sarılmamam lazım benim Bu dörtlükte anlatmak istediğim, benim umuda olan inancım ile ölümün karşı karşıya gelip kapışması durumu, çaresizliğimi kullanarak ölümün bana göstermeye çalıştığı sahte güzel yüzü. Zaman kısa ama yol uzun ve zorlu. Bazen insan umuda bile kör olabiliyor, öyle çıkmaza düşüyor ki hayat yolculuğu sırasında, ölüm cazip geliyor, sanki ölüm kurtuluş, her şey düzelecek ölüme sarılınca ve burnunun dibindeki umudu görmüyor. Böyle bir anda içindeki, kucağındaki, yüreğindeki umudu unutma, ölümün cazibesine yalancı dostluğuna inanma, ölüm çare değildir vurgusu yapmak istedim. Yoksa ölüme sarılmak gerektiği savunulmuyor bu dörtlükte. Ama dediğiniz gibi ben bunu böyle anlatmak istedim siz farklı bir anlam çıkarırsınız, bir başkası çok daha farklı bir açıdan bakar olaya. Siz mesela burası için gönül seçeneğini sunmuşsunuz ya, ben gönlüme güvenirim ve ona sarılmamam lazım geldiğini hiç düşünmedim. Çünkü gönlüm benim iç dünyamı, ruh halimi dış dünyayla buluşturan en güzel iletişim aracı. Gönlüme hep sarılmayı yeğlerim çünkü gönlüm benim hayat ile aramdaki en sağlam köprü. Gözlerimin göremediğini gördüğü için de İnancımın temel taşı, aklımın en güzel ambalajı. Aklımı onsuz düşünemiyorum. Çünkü en karamsar anlarımda ikisi öyle güzel işbirliği yaparak beni düze ve aydınlığa çıkardılar ki, yok gönlüme her ne durumda olursam olayım sarılmayı yeğlerim. O benim biriciğim. Beni hiç pişman etmedi.
Kervanım var çölü yutar Dert taşıyor katar katar Dil kurşundan daha beter Vurulmamam lazım benim
Hepimizin bir kervanı var hayat yolunda. Hepimiz dertlerimizden şikayet ederiz en çok, sevincimizi neşemizi yük olarak görmeyiz haklı olarak. Bu yüzden dertlerimizi yükledim o kervana ki o kervan çölü yutabilecek kadar güçlü. Öyle olmak zorunda. Dil yarası malum kurşundan beter yaralar insanı, kimin ne zaman ne söyleyeceğini kestiremeyiz elbet ama en azından öldürücü darbelere maruz kalmamak için hayat ve kötü insanlara karşı gardımızı alabiliriz. Bunu nasıl yapabilir diye sorarsanız, bilgiyle derim. Çünkü bilgi her türlü saldırıya karşı bizi koruyacak olan sağlam bir kalkandır.
Düş izime basa basa Yürüyorum etmem tasa Menzil uzak hayat kısa Yorulmamam lazım benim
Hayal kurmayı severim, bence hepimiz severiz. Burada düş kelimesi gerçekleşmesini istediğim hayal ettiğim şeyleri tarif için kullanıldı. O izlere basa basa yürürken endişeden uzak bir yolculuk yaptığıma inanıyorum. Kendim için bir hayat yolu çizdim ve varmak istediğim hedef epey uzakta, zor, çok zor ama imkânsız değil, bana verilmiş süre ne kadar bilmiyorum, belki yarın ölürüm, böyle düşününce hayat çok kısa gerçekten. Bütün hayallerimi gerçekleştirebilmek için yeterli vaktim olmayabilir bu yüzden yorulmamam lazım. Hele ki hayallerimden bir kaçını gerçekleştirmişken, diğer hayallerimi de bu şansı verebilmek adına kesinlikle yorulmamam lazım…
Bunlar bu şiiri kaleme alırken benim içinde bulunduğum ruh halimin tasviri. Ve sizin bu şiir benim olsaydı şurasını şöyle yapardım demeniz de okuduğunuz anda içinde bulunduğunuz ruh halinizle ilgili. Ve bu demek oluyor ki siz gerçekten bu şiiri çok sevmiş, benimsemiş ve kendiniz yazmışsınız gibi sahiplenip, kucaklamışsınız. Bunu zaten açık yüreklilikle söylemişsiniz ve bu çok önemli bir detay benim için ve çok gurur verici inanın. Bu yazdığımı hep anlam yönünden ele aldık, teknik olarak da kusursuz bir şiir değil bence. Kendimi eleştireyim yeri gelmişken. Ölçüsü ve durakları yerli yerinde ama iki dörtlüğü kafiyeleri bakımından neştere tabi tutulabilir. Kelimenin kökü, eki ayrılınca bu kafiyeler olmamış hatalı denilebilir. Fakat bazen anlam için teknik kurban edilebiliyor hece şiirlerinde. Ve söz uyumu kafiye hatalarını gizlemeye yardımcı oluyor hatta bazen tamamen gizliyor. Ha bu arada ben nam-ı diğer sakinbaharat, çok az kişinin bildiği bu ismimi de deşifre etmiş oldum böylece bu şiir vasıtası ile. Siz sormadınız ama bu kadar açıklamadan sonra ben söylemek istedim. Çok teşekkür ediyorum size bu güzel söyleşi için. Gerçekten çok memnun oldum. Saygı ve selamlar.
....""" kelebeği eti için öldürmeye benzer" eti kelimesini yazmayı unutunca tuhaf olmuş cümle :) .... bi de ilk cümlelerde deya değil derya olacaktı :)
....Hicran Hanım evvela hüsnü niyetiniz, anlayışınız, açıklamalarınız ve sonra taltif edici sözleriniz için çok teşekkürler... Şiir o kadar derin ve engin bir deya ki... şair şiiri yazar ve sonra şiir artık okuyucunun muhayyilesine, his ve anlam dünyasına emanettir. Bu sebeptendir ki en güzel şiirler okuyanın kendi dünyasına göre bin bir renge ve manaya bürundurebildigi şiirlerdır. Bunu ne güzel ifade etmiştir şiirimizin burcundaki şairlerimizden olan Ahmet Haşim: '' Şiir anlamdan ziyade hissedilmek içindir. Şiirde mana aramak kelebeği için öldürmeye benzer. En güzel şiirler karînin (okuyucunun) zihninde manasını bulan şiirlerdir...''
Bu yorum üniversiteden beri ( -ki düzenli şiir yazmaya başladığım dönemdir ) hep yol gösterici olmuştur bana. Şiire evvela öyle bakarım. Şair elbet bir ıstrapla meramını anlatacaktır. Lakin herkesin doğrudan anladığı mısralardan ziyade her okuyanın kendi dünyasında farklı teyetlemeler yaptığı şiirler daha güzel ve daha bi şiir değil midir. Lisede edebiyat hocamız Yunus Emre şiirlerine her birimiz farklı yorum getirince ''belki hepsi belki hiçbiri şairin kastettiği '' derdi....'' çünkü gerçekten ne dediğini ne anlattığını tam bilmemiz için mezarından çıkarıp sormamız lazım...''
Ve ben bu minvaller dogrultusunda şimdi bakınca, şiirinizin ruh ve gönül dünyamda farklı manalar uyandırmasını şiirin kalitesine ve sairin başarısına yordum. Keşke şiiri mısra mısra yorumlayıp kendimce tavsiyede bulunacagmı bir ortam olsaydı. Çünkü bazı tezatli anlatımlarla ilgili ve bazı şiire göre daha sıradan kalan mısralarla ilgili alternatif önerilerim olabilirdi. Mesela ''Rüzgâr eser ince ince" mirasının yerine alternatif önerim olabilirdi...
Hoşgörünüze sığınarak siirin bölümünde de dikkatimi çeken bir noktaya temas etmek istiyorum. Dağ olsaydım dağılırdım Darılmamam lazım benim Taşmasaydım boğulurdum Durulmamam lazım benim
Dağılmak ve darılmak... boğulmak ve durulmak.... tabi ki bir sürü iç mana ile böyle bir tercihle başlanmıştır. Anlam ilişkisi kurulmuştur. Sairin maksadı başka okuyanın anlamlandırması başkadır elbet. Kendim yazabilseydim bu şiiri acaba dedim şöyle mi derdim... Sığ olsaydım darılırdım Darılmamam........ Irmak olsam durulurdum Durulmamam ........
Misal.... böyle mi başlardım dedim...
Gelelim asıl bölüme... kastınızı anlattığınız üzere anlamıştım lakin ikinci misradaki umut dolu bir mananin ölümle sarmalanmasi dörtlüğü genel manasına uygun gelmedi sanki bana. Hani ikinci mısra ''derde belendi her halim" olsaydı anlam daha otururdu diye düşünmüştüm. Çünkü ilk mısrada da hayatın zorluklarına doğrudan bir vurgu yok...gibi geldi bana... Bir vadiden geçer yolum Umut dolu elim kolum Çare bende dese ölüm Sarılmamam lazım benim
Ben ''gönlüm'' derken...Hani insan gönlündeki iyimser tarafına sığınır ve bazen her şeyi toz pembe görmek ister ya o açıdan gönül gel bana sarıl der yalancı bir sarılış ve avunmadir o...sair de sarılmamam lazım diye cevap verir....
Üzerinde çok konuşulacak güzel bir şiir... bu kadar derin düşünceler ve hisler uyandıran şiir iyi şiirdir. Kelamınız her daim bereketli olsun...
Öncelikle çok teşekkür ediyorum, bu yorum için ki paylaşımlarımın altında hep görmek istediğim bir yorum tarzı. Sonrasında beğenileriniz ve değer katan güzel sözleriniz için bir teşekkür size.
Bu siteyi ben de seviyorum, çok değerli kalemlerle tanıştım sayesinde evet ve burası sayesinde kalemimi geliştirdim. Ufak tefek sorunlar yaşansa da genel anlamda kaliteli ve bana çok şey kazandırdığını düşündüğüm bir site.
Kan Kırmızı Süt Beyaz, dediğiniz gibi öğretmenler arkadaşlarımın tamamından olumlu eleştiri almış bir çalışmam. Şiirdeki kişilerden dolayı, benim için de çok özel ve kıymetlidir. Sizin de beğenmiş olmanız ayrıca çok sevindirdi.
Gelelim şu ölüm konusuna :)
Oraya başka bir kelimeyi koyup koymama konusunda hiç tereddüt yaşamadım. Şöyle ki; düşünün hayat zorluklarla dolu bir yol, yokuşu var, uçurumu var, vadisi var sağında solunda dik dağların sıralandığı ve belki de önünüzde ışığı göremeyeceğiniz kadar uzun, dar bir vadi. Dertler, acılar, üzüntüler, kayıplar, ayrılıklar, kaybedişler o kadar üst üste geliyor ki bazen ve insan bi an için de olsa ölsem de kurtulsam diye düşünüyor ya, ben düşündüm mesela bi an için de olsa ölümden medet umuyor ya, hani o an ölüm tek çare imiş gibi geliyor ya insana, işte o anda parmaklarını şıklatıp o atmosferden çıkıp ölümün sahte gülen yüzüne sırtını dönüyor ya hah işte tam olarak buydu orada anlatmak istediğim. Var git ölüm işine sen bana ne gibi bir çare sunabilirsin ki. Asıl çare yaşamın içinde, dedim ve ölüme sarılmamam lazım geldiğini anladım.
Vakit gelince o zaten gelip sarılacak hepimize.
Umarım ikna edebilmişimdir sizi. Durum bundan ibaret.
Tekrar çok ama çok teşekkür ediyorum, yaşasın şiir :)
Değerli dost, 8 li gecenin en güzel örneği diyebileceğimiz şiir. Bende severim 8 li heceyi. Bir yaşam hikayesi harika bir şiir olmuş. Kutluyorum sizi. Yüreğine sağlık.
Kervanım var çölü yutar Dert taşıyor katar katar Dil kurşundan daha beter Vurulmamam lazım benim
Düş izime basa basa Yürüyorum etmem tasa Menzil uzak hayat kısa Yorulmamam lazım benim
Güzel bir şiir okudum,herşeye rağmen ayakta kalabilmekti şiirin konusu ve gerçekte öyle değilmi biz insanlar için;hayat mücadeleden ibaret...Saygılarımla.
İbretle ve de imrenle okuduğum, akıcı, ahenk dolu anlam ve anlatımı örnek mükemmel bir duraklı sekizli hece... severek ve hazla okuduğum müstesna dörtlükler. Tebrikler ve saygılar sunuyorum...
Halk şiiri tarzında, 8'li hece ölçüsü ve düz uyakla kurulmuş sakin ama kararlı bir şiirdi. Kalemini, duruşunu, tavrını; ezcümle, her şeyini seviyorum Hicran'ım...
Teşekkürler kutlarım Hicran Hanım şiiriniz sabah sabah bana enerji verdi "MENZİL UZAK HAYAT KISA, YORULMAMAM LAZIM BENİM" Çok çok güzeldi. Yüreğinize sağlık.
Hakikatı öğütleyen. İyiyi, güzeli vurgulayan; en önemlisi tüm bunları öncelikle kendi nefsine söyleyen anlamlı dizeleri bir çırpıda okudum. Yararlı oldu. Güne salık verilen hususların ışığında başlıyorum. Ayrıca şiir teknik açıdan da mükemmel. Akıcı ve ahenkli.Tebrik ediyor,saygılar sunuyorum.
okunma veğeni yorum rekorları kıracak bir şiir,,çok beğendim efendim,,
Dil kurşundan beter,,,zaten bu dize şiir içinde şiir gibi,,,
Bende insanların dillerinden dökülen sözcüklerine göre kalplerine puan veriyorum,insanları çözüyorum,insanlara kurduğu cümlelere,sözlere göre değer veriyorum
GÜNAYDIN
HASAN ÇAPRAZ tarafından 12/1/2017 7:28:40 AM zamanında düzenlenmiştir.