BAĞ BOZUMU DÜŞÜ DÜŞTEN ÜLKEMİN
göğüme bak,ötelerden getir,ısıt beni
ıskalanmış sıkı bir yumrukken hayat alnımın tam orta yerine çak,kırılsın dişlilerim şehrin tam göbeğine oturmuş Rohingyalı bir Müslüman çığlığıdır gözlerin ben kızıl yangınlarla kavrulmuş kara ve kan tutan ellerimi günahlara sürdüm önce bu yüzden genç kızların korsan yüzlerinde ağardı dalga dalga sakallarım sonra mısır tarlalarına sürdüm kendimi (N)aftan önce (Ara)kandan sonraydı sürdüm yenilgi ve yanılgılarla perçinleşerek dağlaya dağlaya sinen ahımı dağlara uyku ve ölüm dönüp gittiği zaman gece ağardığı zaman sabah ve ey ince/ipince iplikten sıyrılarak doğan güneş incirin ve zeytinin üstüne ateşte yanan ete suda boğulan nefese ve ırmak ırmak akan kana ram oldum yetmedi kağıttan sandallar yaptım sana rotası aşk ve ölüme çevrilmiş su yaktı ateş boğdu; ateş yaktı su boğdu dokuzuydu, temmuzdu ; titriyordu dudağın bir miladı şerh düşüyordu katip baygındı gözbebeklerin alnına ben oturtulmuş bir kadının narıydı, yılkısıydı hapsolduğum acı yüklü tren vagonları yırtığı çok büklümlü raylarda parçalandı da ruhum çavdar ekmeği kadar doyurgan ve doğurgan bir anne rahmi kadar yüzündü seni , beni ve diğerlerini divit dikliğinde dik tutan o şey bilirim asi mavim isimsizim solumun en soylu yanı sen ki bağ bozumu düşü düşten ülkemin ötelerden getir , göğsüne yasla , ısıt beni dibacesi ikimiz kaldık üşümüş gölgelerin. *Şiirimi güne değer görerek daha çok sayıda şiir okuyucusuna ulaşmasını sağlayan değerli seçki kuruluna; zamanları ayırarak değerli düşüncelerini aktaran/yorumlayan/eleştiren şiir dostu saygıdeğer şair-yazar dostlarıma saygı ve teşekkürlerimi sunarım. |