KEÇİ ÇOBANIKEÇİ ÇOBANI Adı Rahmetullah, Bir Afgan. Keçi çobanı, Çocuksu biri, Mahçup, utangaç, çekingen! Hiç yaşamamış sanki, Ne çocukluğunu, ne gençliğini. İzin vermemiş ona hayat. Nefes almak olmuş, Onun için yaşamak. Sırtı hiç görmemiş garibimin, Etiketi yeni koparılmış bir libas. Hep eski giyinmiş, Ondan bundan. Bir beden; Ya büyük, ya küçük, Kırışık, buruşuk şeyler... Şikayet etmemiş ama, Düşürmemiş dilinden, Yaradanına şükür ifadelerini. Bir umut diye gelmiş bu diyara, Asgari ücret karşılığı, Durmuş yörüğün birine. Keçi gütmüş, O gündür bu gündür. Sigorta yok, güvence yok! Her hasta olduğunda, Vermiş ağası bilinmedik bir hap! “Yut bunu iyi gelir” demiş. Ateş bastığında onu Küçük çadırında, Karabasanlar çökmüş başına, Depreşmiş sıla özlemi. İnlemiş sabahlara kadar “Anam... anam” diye. “Kimim kimsem yok, Garibim ben” demiş. Eline geçen üç beş kuruşu, Hemen postalamış Afganistan’a Babaya, anaya, kardaşa... Sonra talim etmiş, Kuru ekmek ve soğana. Sabah, öğle, akşam... Bu gidişle, Değişmeyecek hayatında bir şey. Yokluk ve yoksulluk, Bekarlık ve yalnızlık, Hele de kimsesizlik... Yaşam tarzı olmuş onun. Böyle gelmiş, böyle gider... Ömer Adar-2017 |