Yalnızlığım!
Yalnızım ben yalnız!
Yalnız gelir yalnız giderim Yalnız doğmuş yalnız yaşarım Çayımı yalnız demler yalnız içerim Gölgemi uzak tutar yalnız dolaşırım Köşe başlarında yalnızlığımı beklerim Masa başında yalnızlığımı yazarım Üşüdüğümde üstüme yalnızlığı örterim Susadığımda onu yudumlarım Kıskancım Yalnızlığı kimseyle paylaşmam Hastalandığımda, sabah aç karnına yalnızlık içerim Yalnız düşünürüm hayal kurmam. Yalnız uyurum rüya görmem Bazen yalnızlığına göz dikerim Tanrı’nın Yalnızlığıma pusu kurar, gölgeme kurşun sıkarım Yalnızlığı kendi korkaklığıma yorarım Yalnızlığıma mektup yazar, kendi posta kutuma atarım Titrek ve matlaşan yüzüme, yalnızlığı tükürürüm Yola yalnız çıkar, Rebeze’de yalnız ölürüm Kuruyup solan yaprak, yalnızlığımın kurbanıdır bilirim Yalnızlığı severim ya tuval’e yalnızlığı çizerim Herkes aşka şiir dizerken, ben yalnızlığı kararlarım Benimle kalan geceyi haraç-mezat satarım Benimki herkesin lanet okuduğu, kahrolası yalnızlığa âşık olmaktır Yalnızlık Boğazımda düğümlenen hüzündür Kimsenin dinlemediği destandır Şair’in yazmadığı şiirdir Yalnızlık Ve Yalnızlığım… |