Aşık'a
Bu ne ulvi duygudur, gönlünde ki cömertlik,
Her varını aşkıyla, sevgiliye infak’ta Bedeninden ruhundan, candan gelirken mertlik, Nuru doğmaya yakın, günden evvel şafak ta. Onunla ısınıyor, ıssız tenha köşeler, Şiir dolu yüreği, yürekleri deşeler, Sevdalı bakışından, alevlenir neşeler, Sonra buz keser âlem, kül bırakmaz afak’ta, Kanatsız kuş gibiyken, kanatlanmış o melek, Parlatır yıldızları, hayrandır arş’ı felek, Giderken arkasında, uçuşan her bir telek, Kutlu izler bırakır, ayrıldığı sapakta. Yeşil diye dert çekip, nefsini karadığı, Hıra’sından parlıyor, meçhülde aradığı, Heceleri yâr zülfü, kalemle taradığı, Bakir duygular saklı, gönlündeki yatakta. Hayal ve ümitlerin, mahşere akışında, Hakikat şûleleri, o mahzun bakışında, Nice gizemler saklı, gönlünün nakışında, Cennetler yeşeriyor, kuruttuğu batakta. Zırh edinip bürünmüş, o müjdeli Ahmed’i Aşkına kalkan olmuş, âlemlerin rahmedi Anasından er doğmuş, komutan Muhammed’i Kendi aşka süvarı, küheylanı atak’ta, Zümrüd-ü Anka gibi, Kaf’da kılmaya karar, Sağ yanı sol yanıyla, kalbinde vuslat arar, Kanayan yarasını, vahdet’in eli sarar, Fânisiyle bâkisi, buluşur bir çatakta. Kâh İbrahim, kâh hacer, atadır İsmail’e, Hak’ka kurban olmaya, çektiği bunca çile, Şiirde ki terennüm, özünden gelir dile, Benim gibi yaralı, canana can adakta. 05.10.2012...Mustafa Yaralı |