TUTKU
gök yedi kat yalnızlık
gecenin ertesinde leylak kokusu yazgımdaki suni maskeleri yırttım attım sana benzeyen kentler aradım anlatılması imkansız sözcüklerle el değmemiş suskunluklar tutkular tutsak tutkular ateşli tutkular dizginlenmemiş arzumdu bir sufi hüznüyle çıkardık şataraban iklimlerden içimizde hapsedilmiş yırtıcı bir kuştu tutku kor demir sertleşti zaman varlık dünyasına uyuşmaz yok ediyor bizi bu müzmin duyarlılık şairlik tacını başına takıp gitme ne olur müzikal alacakaranlıklardayız nereye ulaşsak gök yedi kat yalnızlık ayaklarının ucuna kadar toprağa aitsin fırtına kuşlarının geceyi bölen çığlığına berrak ışıklar altında kitaplar devirdim ilkbahar yağmurlarıyla yıkadım bilgelere ait olan bedenini kutsal köşelerde hançerlendi düşüm haberisizdim yaklaşan kaderimden şimdilerde amaçsızım yaşanmamış günlerin takvimlerini koparıyorum birer birer sahnede en güçlü trajedisini oynuyor hayat odiuslardan ilyadalardan oluşan gövdende büüyüyor o muazzam kavgalar yanardağın ölümcül derinliklerinden sızan lav biliyorum patlatacak bir gün içimdeki tutsaklığı seni masal tiyatrolarında bulmanın ümidiyle dolaşacağım yine bu kenti karmaşık duygular üzerine şiirler yazacağım ah masalsever yanım metal gibi soğuk mevsimlerdeyim mavi kısık alevlerde anlıyorum kaybettiğimi şimdilerde amaçsızım her şeyi şansa bıraktım gece şarkılarında aksak bir ritm tehlikeli yaşadık nicedir çiçeksiz renksiz ahenksiz aşk türküleri gücenik uzun göçebelik yıllarında harmani hüzün ah sevgili cılız endamında aynı yoksulluk nereye dönsen tutkulu çarpışmalar geniş kafeslerde yaşamak yük yığını mitosa dönüşecek düşler arıyorsun sonsuza kadar berrak ufka yol alan gemiler akşam alacası çıkılan tutkulu yollarda ruhunun iklimini arıyorsun ıslıkla söylenebilecek şarkıların varsa hemen söyle sevgilim dönerim belki uzun süredir baktığım uçurumlardan gök yedi kat yalnızlık kuşların kehanet kanatlarında bitmeyen bir çığlık Ömriye KARATAŞ |