SEVİ MEVSİMİ
ayışığında kırlangıç boşlukları
ışıyan güne karşı bir uzak çağ gülüşün tutkunun yüce dudaklarında yok oluş fermanları mızıkası susan çocuk ne zaman kaybettin sokağın ritmini ışık katarlarıyla akıp gittik bu kentten ölmez ağaçların sadakatı geçti bizden sevi ayları erik pembesi baharlarda yarıda bırakılmış bir genç kadın sessiz kanatlı gecelerde ben ıssız dağların cereni sen dudağı nar iklimi bir mabed durmadan kanayan anladım istasyon yağmurlarında kalabalık vedaları yenilen orduların yalnızlığını sevda günaha çağrı nilüfer çiçeklerinin beyazlığında taçlandırdığımız şenlikli aşkın türküsündesin şimdi bir gök merdiveni kurup geleceğim sana manolya kokulu baharlarla bir sızıyı çağrıştırıyor dudağındaki ırmaklarda söylenen o nihavent şarkı yorucu nakışlar nakşetme yar yüzüme kırık bir testi gibi geldim sularına elhamra sinemasında unutulmuş genç bir kadın mızıkası susan çocuk kumru uyanışlı penceremde istanbul mavisi hasretler yüzyıllık mumyalarla taşımak bu aşkı ağır bahar dalları kırıldı çoktan ağaçlarımın romanslar ve sonelerde başka gemilerin pencerelerinden bakan genç bir kadın ödünç kanatlar takmışsın kanayan ırmaklarda hiçliğin içinde hoyrat güller deren yabancı sessiz bir eylül bahçesindeyim şimdi mızıkamda susturulmuş çocuk şarkıları sularda salınıp giden genç bir kadın yağmur kuşları bir seyirlik bakış mıydı sevda ılık gözyaşları döküldü sonbahar defterlerine allı turnalar geçen zaman avaz ses ve güz günleri dolunayın ışıkları altında geçti gitti sevi mevsimi kafeslerde kanadını yaralayan genç bir kadın hazan defterimde boynu bükük bir dal açelya ıslak pencereler ardında yağmurlu genç bir kadın geçti bizden sevi mevsimi geriye kalan mor akşamlarda avaz ses Ömriye KARATAŞ 30.08.2017 |
Gönül sesiniz var olsun şairem...Kocaman sevgiler selamlar güzel şiir yüreğinize...)