YEL DEĞİRMENLERİ
cundada aşıklar tepesinde yel değirmeni
taş kahvede bir içimlik sakızlı kahve taksiyarhis kilisesinde kayıp bir gravür değirmenler değirmenler bu ırmak suyunu rüzgarın beline dolamış pervaneler gibi dönüyor başımda sevdanın çılgın rüzgarı sen günışığında sarışın güz uçurumu dönüp duruyoruz durmadan birbirimize değirmen taşları gibi zeytin ağaçları dallarınızda yılgınlık yelken bezi maviliklerde melankoli düşlediğin dünyada salkım saçak iyilik bahçeleri özlemi duyuluyor özgürlüğün hançer sessizliklerden aşıklar tepesine çıkıp şimdi seni hangi türküyle çağırayım kanadı yorgun kuşlar geçiyor cundadan hangi maviliğe süreyim karanfil kıvrımı dudaklarını öpülsen çocuk kalıyorsun zehrini akıtan bir zambak oluyorsun imgeler denizinde bir çığlık gibi düşüyorsun yel değimenlerinin çarkına biz sevdaya sözlendik turkuaz düşlü anka meyvesiz bir dal idik darağacının kollarında yel değirmenlerinin koynundaki rüzgarlara adamıştık uzun gölgelerimizi kadehimdeki şarap çağrısız denizler seyrinde ne çok yaraşırdı sana yel değirmenleriyle savaşmak sana ne çok yaraşırdı yel değirmenleri dönerken samanyolunu seyretmek ırmağa karışan külsün artık yel değirmenlerine fısıldadığımız aşk sustu yaz yeli sustu martıların kanatlarındaki karnaval şarkı ırmakların ve rüzgarın unuttuğu kadınlar gibi Ömriye KARATAŞ 07.07.2017 |