Baston...Hastahane önünde Bir Nine... Kimsesiz yalnız sahipsiz. Hafiften kamburu çıkmış. Gözleri yeşile çalıyor. Yüzünde ki her çizgide belli ki ayrı bir hikayesi gizli. Zar zor yürümeye çalıştığı yolda yanında bir elinden tutanı yok. Gözünden akan her damlada belli ki kırgınlıklar gizli. Kim bilir kaç fidan büyüttü,kaç fidan besledi, Ama hiç biri yok şimdi yanında. Tuttum elinden oturduk. Öyle, sessiz sessiz bakıştık... Sonra dedi ki; ___Yaşım seksen Yanımda bir nefes yok,evimde bir ses yok. Geceleri yattığım yerde ,baş ucumda sadece şu bastonum Çoğu kez el yordamıyla bulurum onu ve bulduğumda sıkıca sarılırım. Bilirim ki düşerim yoksa o benim tek dayanağım. Nasıl burkuldu içim... Dedim bir ana kaç evlat büyütür, kaç evlat bakar? Kaç gece sabahlara kadar uykusuz kalır? Kaç gece bekler başında,düştüğünde canı ne kadar yanar? Ağladığında nasıl sızlar? Şimdi hiç biri yok. O göğsünü siper etmiş Ama şimdi göğsünde bir dirhem yer yok. Acısı yüreğinden okunuyor belli Ama yine de gülümsüyor evlatlarından bahsederken ___Biri doktor oldu,biri avukat. Biri çokk uzaklarda paraya para demiyor. Erim öleli nerdeyse yirmi yıl oldu. Allah çocuklarıma çok versin ,uzun ömürler versin Bu baston yetiyor bana. O beni taşıyor,o beni gideceğim yere yavaş yavaş da olsa götürüyor. Bugün varım yarın yokum. Hee bugün hastahaneye geldim medet mi umuyorum sanki sanırsın? YOOKK... Öyle kalabalık işte burası. Dolanıyorum, geziniyorum şurda oturup bir çay içiyorum. Güvercinlere simit atıyorum. Hasta değilim yani iyiyim. Akşam ediyorum buralarda. Sonra yavaş yavaş gidiyorum evime. Gidiyorum... |