Oratoryo. Su ve ateşDeliler Ey deliler Toplanın şu gölgeliklerin şerrinden İçimize bir ateş yaklaştığında toparlanın Fırlıyoruz Bakın gök nasıl mağarasını açmış Bakın kırmızı yalımları saçıyor üstümüze Ey Pythia konuş! Üç ayaklı sehpaya çık Çiğne defne yapraklarını Ve alçak Druidler’in ökse otlarını kopar Çöz kırmızı halatllı ellerimizi Anubis’in maskelerini taktık Köpek başları Çakal ısırığı yüzlerimizle Ey ölüler Mumyalar Ve mezarlıklar, mahşer yerleri Ey ruhumuzun yer altı yılanları Siyah Siyah Siyah Üç dişli yaba Hırslar ve güçler İçimizi allak bullak eden akıcı ateş,armonia Yükseliyor ve kapanıyoruz Göğe, toprağa, suya Vurun ellerinizi dizlerinize Vurun ellerinizi meme uçlarınıza Vurun ellerinizi toprağın kalbine Vurun alnınıza Su Su Su Su. Stymphalian kuşları Ayın yedinci günüydü Ökse otu pişiriyordu zalimler Kan içip İnsan etlerini yiyerek bağırıyorlardı; Ey sefiller Mezarlıklar solucanları Ateş ki içimizde var Ateş ki Ökse otları pişiriyoruz terazi kefelerinde Bu gök bizim. su bizim. nefes. Ve biz de bağırıyorduk altıncı gün Usandık insan etlerini önümüze atmanızdan Göl delici baltalarınızdan usandık. Ayın beşinci günüydü. deliler ve kuşlar; Koruluklara gittik meşe ağaçlarına Taş bulduk, taş kustuk Ateş yedik gözlerimizin merceklerine Bağırdık bağırdık Su Su Su . .. |
şiirin başlığı da biraz kısa olmuş sanki en sonda ve kan olsa tadından yenmez.
ama şunu da itiraf etmeliyim ki
şairin seçtiği kelimeler, insana ortam psikolojisini yaşatıyor.
bu manada çok başarılı. şiire dalınca bi an athenayla karşılaşağım sandım