Şunun Şurasında."Çayın öte yüzünde Ceylan oynar düzünde " Hülasa biz kadere boyun eğe eğe kaburgalarımızın on üçünü değil üç yüzünü kaybettik. Elimize yüzümüze bulaşan şeyler de yok değil ismi lazım değil çok kan kaybettik. Bedduası bol mevsimler bunlar Tüm çoğul ekleri birbirine bağlayıp köprüden atıyorum. Vesikalı aşklarımın ardından Biz siz ve onlar kadar taş düşüyor isyanımın başına. Boşlukta buncadır sallanıyor gövdeme yük ellerim Birbirinin ölüsüne gülümseyen şu yüzlere bak Apış arası kokan tüm kent soylu sevişmelere inat kapıyı vurup çıkıyorum. Sesime ses katma boşuna gün görmemiş göğsümden içre hiçbir hücre. Bir zamanlar Güzelliğinizden dilim tutuluyordu ki ağzınızı açtınız küçük dilini yuttu kelimeler Bunda gülünecek şey yok Gözleriniz ve dudaklarınız arasında ki o dipsiz kuyu dilsizliğime delalet. Sahi çocuk aklımla iki kol arasına iki dağ bir nehir yerleştirilir mi zannettim bilmiyorum. İki kol arasına düpedüz koynuma soyunuyor oluşunda mı aramalıyım aşkı... Çırçıplak ve yalnız odanın orta yerinde sallanan kollarım dahi birbirine kavuşamazken Dağ dağa insan insana nasıl kavuşur sever ve sevilir anlat bana. Dönülmez akşamın ufkunda biraz daha sevebilirdim saçlarını Her biraz daha da içimde sen biriktirmeseydim keşke... Çırçıplak ve yalnız odanın orta yerinde bu gemiler oraya gitmiyor kaptan kapat kapını söndür yangınını bağırsan kaç kişi duyar... Ellerini orda orta yerde bırak birgün sevilebilme ihtimaline soyunuyoruz şunun şurasında. |
Ya sonra
Hep bir olasılık ve son