Masaya su koyİçimizden boşalan cesetlerdi Uyuduk, uyanamadık. Tutuşuyor gökyüzü, aşağıya büyüyen ağaçlar Her köşede kayıp çocuklar, anne kokusu Kırmızı ayakkabı Binlerce parça ki Temel parçacıklar değildi zeminde oynayan Gölgeli bir kız ellerini sürüyor yüzüne Ah hiç büyümeseydim Büyüdükçe dalları kırılan incir ağacı gibi Semada Yanık kokusu var Ve devlet. Sakın arama Sessiz duvarların gölgelerini Bir yargıç kalemini kırarsa Ankara sokaklarında Ölüm vaktidir dalga gibi yayılan Jiletler böler ruhları Bir usta malasını sürer duvarlara, kapanma zamanıdır Zaman ki Verandasız kuşlar Çürük sazlıklara doğru Kesiyor annem saçlarımı, ne tuhaf ki Nallar çivileri çekiyor o zamanlarda Yılanlar suları Gözbebeğim kanları çekiyor bu vakitlerde Bu vakitlerde. İnsanın ayakları yukarda Biri döndürüyor daireleri Aşağıda kuyuda uyuyor iskeletim Ve birileri yiyor beynimdeki solucanları Yuvarlıyorum gözbebeklerimi paspasın altına Lili Marlen çalıyor Zagreb’de mantar barları Caz ustaları black jek ve rus ruleti Bir kadın doyumsuz eğlence sunuyor askerlere Ve bir adam düzenli olarak altını ıslatıyor Bir trenim olsaydı eve giderdim. Ses Ses Ses Haki bir renk kalbimin üstünde Renklenmek için sokaklara çıkmıyor hiç kimseler Araçları gördüm kaldırımlarda, akşamdı Sorgucu gözlerle izliyorlardı Ankara göbeğinde açlıkla terbiye etmeye çalışıyordu devlet Oysa susanlar da çarmıhtadır bir parça Masaya su koy, ekmek Burada kış var Burası Cellât âlemleri |