5
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1447
Okunma

I.
ışıklarını giyinmiş gibi
onyedisinde bir pavyon mezesi
arsızlığında masumiyet yuvası
kahkahanda ürkek can savaşı
ah uzanabilsem de
saçlarına dolanan bitleri kırıp atsam Marmaraya ...
II.
sokaklarının küfünü görmez
bıyıkları henüz terlemiş gencin
sana bulanmış sevdâsı
korkusuz ve hırçın koşuyor gölgeler duvarlarda
ve hala ağlıyor
boş telefon kulubesindeki o son konuşma
havada asılı kalan öksüz sesler gibi
dağılmıyor üzerine inen bakışlar...
III.
sen bir kaçışın kaçınılmaz kavuşmasısın İstanbul
ben boynu bükük bir saksı çiçeğiyim
toprağı Alzheimera yakalanmış bir fidanım
köklerime söz verdim
bir şiir açıp bir umut kapanacağım
derin karanlığın âsiliğine inat...
IV.
tam da o an saçlarımı tarıyordu mum ışığı
etten kelepçelerimi kemirip tükürürken
özgürlüğün tadı canımın acısıymış meğer
hücre hücre âzad oldum İstanbul
düşlerimi denizinin her bir zerresine kilitlerken...
✒ T.Y.
5.0
100% (4)