Saksı Çiçeği
I.
ışıklarını giyinmiş gibi onyedisinde bir pavyon mezesi arsızlığında masumiyet yuvası kahkahanda ürkek can savaşı ah uzanabilsem de saçlarına dolanan bitleri kırıp atsam Marmaraya ... II. sokaklarının küfünü görmez bıyıkları henüz terlemiş gencin sana bulanmış sevdâsı korkusuz ve hırçın koşuyor gölgeler duvarlarda ve hala ağlıyor boş telefon kulubesindeki o son konuşma havada asılı kalan öksüz sesler gibi dağılmıyor üzerine inen bakışlar... III. sen bir kaçışın kaçınılmaz kavuşmasısın İstanbul ben boynu bükük bir saksı çiçeğiyim toprağı Alzheimera yakalanmış bir fidanım köklerime söz verdim bir şiir açıp bir umut kapanacağım derin karanlığın âsiliğine inat... IV. tam da o an saçlarımı tarıyordu mum ışığı etten kelepçelerimi kemirip tükürürken özgürlüğün tadı canımın acısıymış meğer hücre hücre âzad oldum İstanbul düşlerimi denizinin her bir zerresine kilitlerken... ✒ T.Y. |
O KADAR ÖZLÜ SÖZLER Kİ NE SÖYLESEM AZ
ALKIŞLIYORUM SADECE