Bohem Rüyası
eriyorum
acıya dayayıp alnımı gecenin kadehinde kızıl bir şerbete dönüşüyorum yudum yudum içiriyorum ruhumu serçelere dudaklarımdaki buğuda süzülen yorgun kuğuya dokunuyorum çünkü sırt üstü serilip yok olmaktı geride kalan çünkü vicdânın kulaklarını kesenlerin dünyasında bir anne yakarışıydı, şeytanı bile secde ettiren âh! ne güzel eriyorum, insanlıktan çıkıp ne güzel yok oluyorum! yükseklerden dökülüyor dimağımdaki kılıç sesleri savaşamıyor benimle artık en aşağılık gölgeler ne zaman seslense bir çocuğun suskunluğu taşlaşıp düşüyor bulutlar üstüme güneş kalıyor göğün kursağında hiç gelmezdi aklıma bu kadar yutulacağım karanlığa ve bir elma ağacını kıskanacağım bir yaz günün ortasında ağlaya ağlaya... oysa burjuva düşlerine geçit yoktu çocukluğumu sakladığım o cumbalı evde duvarlardan tavanlara örülen uçurtmalarım vardı kitaplardan uçuşuyordu yarınlarımı boyayan kahramanlar ne ara beton tuğlalara dönüşüp gömüldük şehir kaldırımlarına, ne ara mahkum olduk boşluğun kahpe grisine? âh! ne güzel eriyorum, insanlıktan çıkıp ne güzel yok oluyorum! kalbimin sokaklarında nefes nefese koşup mantığımın etekleri arkasına saklandım çoğu kez anlamsız bir gözyaşının içinde çelişkiyi doyurdum kendimi göğe zincirleyerek özgürlükten bahsettim nergislenmedi sesim gülümseyen kadın gibi yalnızlığın büyüttüğü kelebek tokalı bir çocuk olarak kaldım onyedi yaşımda donup kaldı bir yarım bir yarım ezelden sonsuzluğa kadar yaşlı... yine de benim o kadın camdan kadın ateşten kadın sudan kadın buharlaşıp buharlaşıp varlığın adına hiçliği hiçliğin alnına varlığı kazıyan kadın... ✒ T.Y. *Şiiri güne iliştiren değerli kurula teşekkür ve sevgilerimle... |
DUYMAYAN VİCDANLARA SESLENİŞ
MUHTEŞEM