MÜLTECİ ŞİİRLER
gül mevsiminde
kamış kalemler yazıyor tarihin yinelenmeyip yenilenen riya dolu yüzünü sızıyor bir taşın çatlağından sular ah o yalnız sular sular bir mezopotamya mitosu koynundaki yaralar enlil kanat çırpan kuşsun pervazlarda yağmur kuşu derler adına soğuk bir taşlıksın sığda beş köşeli bir yıldız şattülaraptan kan ağlayan kara bir gül getirdim sana tanrıça iştar yenile soframın şaraplarını yık içimin putperest tapınaklarını uzun cümleler kurmazlar savaşanlar son akşam yemeğinin mahremiyeti havari dudakların kadar günahkar hattatlar çiziyor mukarnas yazıyla gül kurusu kaderin saten giyslerinde yok oluşları bahçene habersiz kara güller dikmiştin budadılar çoktan gülleri bezirganlar bir seher yeliyle maruni bir çığlık uyluklarımda inler durur gizli bir şahit gibi sokuluyor havralarıma acem hüzün rüyalardan mahmur uykulardan uyanıyor halep kandilleri ne zaman yanacak bu şehrin a çocuk aramice yankılar yükseliyor akik saraylardan hançerler mızraklar gömülsün toprağa tunç bir mührün ön yüzünde aradım çocukluğumu pişmiş kilden yapılı adak heykelciklerine adaklar adadım bitsin bu savaş diye kan pıhtısı damlıyor siyah göğsüne kumral saçlı sonbaharlar getir baba silahları at tarihin mezarlığına idolleri yık halepte incili beşiklerde uyurdu bir zaman bebekler tarihin kalabalık orduları gözyaşı ve kanı yazadursun mavi camlardan gülümsüyor sonsuza ölü bir çocuk gitmeliyim yüzü ağıt çizgileriyle dolu bu kentlerden palmira savuruyor göklere antik küllerini kucağında ağıtlı bir bebek halep avlularında solgun ışıklar halep düştü kumral perçemli çocuk halep düştü göçte durmadan arami kuşlar savaş savaş savaş hep savaş kağıtlarda simsiyah bir leke sırtına alevden gömlekler giyip kucağındaki ağıtlı bebekle uzaklaştı çöl vahasında güzel kadın palmira adı mülteci adı sığınmacı adı sözde dünya barışı ah o yalnız sular sular bir mezopotamya mitosu koynundaki yaralar enlil 24.04.2017 Ömriye Karataş |