Asker 20-Mektup
Sabahtır, pencerede hiç kimse yok..
yoktan tedirgin eden bir durum.. içerde her zamankinden fazla bir sükun! evde değilseler kapı neden açık! elinde pilli arabayla ufaklık “-babamdan mektup geldi!”diyor Muratçık “annesi”ni soruyorum “odasında” diyor o cıvıltı, ı ııh?; koşuyorum.. kimseden ses-seda duyulmuyor “Arzu Ablaaa!..” iki gözü iki çeşme “-ablasıı” sarılıyor, bırakmıyor; ağlıyor, katıla katıla ağlıyor “eski kocası oğlunu götürmek mi istiyor” (oğlunun vesayeti zaten babasındaydı, “çocuk parası” alsın diye babası) “demek oğlunu alacak” öyle bir bakıyor ki.. öldürüyor.. meğer ben kimseyi ağlar görmemişim.. çaresizlik.. bedbahtlık.. can yakıcı “-bir şey sorma” diyor “bir şey sorma ne olurrr” kıyamıyorum.. susuyorum “yoksa birleşecekler mi” ama.. imkansız.. imkansız bir şey bu sonra “devrimci n’olacak..” “demek alamancı oğlunu alacak..” allak-bullak oluyorum benim de ona iki çift lafım var olacak “-neden” o haykırış, “bücür” bedenimden “-neden?” isyanımı haykırıyorum, Fatma teyze zar zor anlatıyor “Muratın babası mektup yazmış düğünde kaza olmuş, damat ağır yaralıymış Muratın büyük amcasının oğluymuş” bir şey anlamıyorum; geri dönüyorum “Muratı almayacaklarsa” Arzu abla tam karşımda sarılıyor katıla katıla nasıl da ağlıyor teselli etmeye çalışıyorum “beni de ağlatacaksın yapma Arzu ablam “-deli kız..” diyor anlamıyorum ya da anlamak istemiyorum her an her yerde oluyor kaza “şükür” “ölüm yok ya ucunda” Resim; Akseki |
Gönül dostu; bu güzel eseri yazmak duygu yüklü olmak gerek...
Kutlarım...
.............................................. Saygı ve Selamlar..