susma birşey söyle!
hazırlıksızmı yakaladım seni...
bu kadarmı sürprizdim senin icin yoksa korkuyormuydun bir kez daha terkedilmekten bir ılık bahar rüzgari gibi esip gecerken teninden hayatında bir anı olarak kalmanın sorumlulugunu bir kez daha tasıyabilrmiyim? ellerimdeki yorgunluk izleri kırık bir kadeh dolusu sarapla tazelenirmi sence? içimdeki gencligin ateşi dokundugum her yerin en kutsal emanetim benden sana sakınıp saklayacagın bir gün sorarlarsa duymazdan gelip konuyu değiştirecegin... ruhuma karısıp kayboldugun yada benden ögrendiklerinin karmaşası benden sonraki hayatındaki bu iç savasşların ben arzularının dalgaları arasında pusulası bozulmuş bir kayıp mavnasında teknemin ışıltılarınla çiçekler actıransın zamansız ardından solduran umutlarımı üşümesi gibi kasım soğuğunda asfaltın üzerinde yatan bir ihtiyarın... senden kalan iki satıra ve bir kac cumleye sarılan bir ucube gibi yoksullugum benden sonra tozlu raflarında kurutulmus gül yaprakları kitaplarının sayfaları arasında bir gün özlersin dokunur tenine catlamış dudaklarım ardından sabah olur uyanırsın yeni günün getirdikleriyle hayata yeni bir yok oluşa yol alırsın gülüp gecerken pencereni actıgında duydugun gül kokularına... bana senden kalan bir kac film karesinden ibaret renkleri solmuş yanık izleri dolu hayallerimin ardından sana dairlerim tüm arzularım ve hırslarımdan seni cıkarınca ne kadarda caresizmişim söylenecek o kadar cok şey vardı ki yaşanacak onca zaman... paylasacaklarımız zamanımızın yettiiği kadar alacaklarım sende kaldı bende bıraktıkların ağır geliyor artık emanetlerini sana ulastıramadan düşersem eğer beni affet yoruldum maviliklerinde kaybolup durmaktan kıyılarına vuran bir ceset olursam eğer tanınmayacak halde olmayı dilerdim aklına düşerimde hatırlarsan diye başkası gibi yazıyorum artık başka bir kadına tutulmuş gibi tenimde yabancı izler ruhum girdabında kaybolusların benden sana arta kalan hırcın dalgalarında cırpınısı acemi bir balıkcının... |
elleriniz dert görmesin
saygılarımla...