feleğin çemberine dokundurma (Şuursuz Sayıklamalar)çaldık derisini kızılcık sopasıyla uyandı feleğin çemberindekiler/le dokunsan kahrolacak kadar ciddi bir oyun oynuyorduk bilmiyorduk kefenlerin yokuşunda koca yemiş ağacından yapılma kızaklarımız patlıyordu yaşını unutmuş çınarın karnında yağmurun sadağından fırlayan şimşekler çakıyordu yüzümüzde şebnem dalgalanıyordu yangının is karası tuzuyla içiyorduk gözyaşlarımızı hamalıydık bozkırda kekik kokularının eteğinde sınanıyorduk körpe yosmaların terinden çalınmış ekşiliğimiz/de vuruyordu tenimize aşırdığımız yumurtaların cıvığında içiliyor yıkanıyorduk kavak üstünde dar patikalarda kirpisini beğenmeyen kestaneler toplanıyordu öfkemizde aynaları tutuşturuyor yüz vuruyorduk sığ sulara söğüt dallarına öykünen suretimizden bir hatıratın darbımeseli değildi bu türden iniltilerin bencildi yalnızlıkları musallat olmuştu inler cinler semaha durmuş dalımıza yaprağımıza musalla taşında yokuşa süren çıkışsız soruların şuursuz sayıklamalarında hafakanlarımız boğuluyordu kupkuru boğazlardan servi salınımlarının gece sessizliğine dansa kalkıyordu ılık rüzgarlarla cenaze suratlarda bir güzel kadın/ın penceresinde ahkam kesiyordu kırık satırıyla hatırı hiç ediyordu belleğinin boy aynasının gürültülerine karışıyordu fahişelerin şuh kahkahaları yalıyordu şehrin kaldırımlarını şehvetle kudurmuş kirli çamaşırlar yıkanıyordu yanık ırmak kıyılarında yanlışlıkla yerden yere vuruyordu kendini bir utanma duygusu cahil can dumanını savuruyordu pespaye revaçta sanat kara oportünist çuha çiçeği mavi atlas şarkıları söylüyordu yalı çapkınlarının yanar döner kanatlarında davacımızda kadı olmuştu devşirme değirmende çekilen masmavi saç tellerimizde deliliği eğiriyorduk incindi kelebeklerimiz sel boşanıyordu mülteci ıstıraplarımızdan körkütük bacasız telaşlarımız kınalı kabahatimiz sonsuz serüvenci ölülerimiz kırkayak kervanı yalanımız yamalı parmaklarımız kemirgen huyumuz mesnetsizliğe bürünüyordu nasırlı yolculardık kanıyordu akvaryumumuz kalburüstü mezbahaya döndü entipüften hurdalık tezgahı dakikalık hüzünlerimiz yediğimiz ihanet ekmeği nilüferlerimiz aheste seste bu kıyımın sövgüsü kimin umurunda sırt üstü zirveye çıkıyordu tarih yansımaları gri alabandamızda kehribarımsıydı gökyüzünde aklımız almadı patladı başımıza kabak yalapşap ipte bir cambaz tırmandı hıçkırığına yaseminler suç üstü akşam üstü iplik iplik ihanet buğulandı ve öksürdü kusmuğunu köpüklü dalgalarda salkım saçak tahakkümü tahammülsüz kaynadı kazan yeni günlerin kanayan yaralarına çoluktuk çocuktuk biz çalı çırpıydı boyumuz katmerli badem çiçeğimizi biz yetiştirdik unutmadık ağlamaklı bakar zulüm timsahın cüzdanında sırtlan kuyusu düştüğümüz duvarına inat çatlayan çiçek g/kördüğümüz hidayet dal noktasız virgülsüz şuursuz sayıklamalar 21.04.2008 |
Noktasız, virgülsüz de. Kesinlikle sayıklama değil...
Kelimeler sultanı şiir adına boylu posuna ayıklama...
Nisan yağmurlarının yıkadığı yüreğin mümtaz arılığında
Bu diyare gönül suyu aktarana selam, saygı ve kesinlikle tebrik...
Özel seçki de selamlamış zaten, ayrıca onu da tebrik...