İntihar İzi
ben ve kara bir gece
sabaha kavuşma ihtimali hiç yok gecede bir intihar güneşi asıyor bedenimde ayaklar çıplak beden soğuk eller kelepçede bir ışık bir yağmur sesi birdenbire ay birdenbire yıldızlar gece karanlık sessiz bir kadın çığlığı sessiz bir kadın ağlaması yüreğimin içinde soğuk bir kurşun birdenbire göğsüme saplanıyor boğazım düğüm düğüm titriyor et kemiğe titriyor umarsızca kirpik göze göz şakağa bir damla yaş döküyor korkak bir el uzanıyor şakaklarıma şakaklarımda intihar izi şakaklarımda ceset ceset özlem kokusu adına dokunan bütün şiirleri içime atıyorum bir uçurumdan düşer gibi çaresiz bir ölümü koklar gibi bir ölümden beter yaşar gibi ve soğuk bir yorgana sarılıyorum üstümde tavan tavanda gözlerim bir şiirden gelip bir umuda koşar gibi öyle sen öyle biz doluyum ölmek mi zor dersen yaşamak derim yaşamak her zorluğa rağmen sevmek kadar çok sevmek kadar cesaretli sevmek kadar umut dolu sonra saçlarına dokunuyorum bir şiirin mısralarında bir şiir çoğalıyor gökyüzünde okyanus kadar mavi yeryüzü kadar ıssız bucaksız bir şiir avuç içimde bir şiir yüreğimin üstünde ve bir şiir odamda yatağımda üstümde çoğalıyor yağmurlu bir gece üstüm başım sırılsıklam göğsümde intihar izi göğsümde yaşamakla ölmek arasında bir çocuk göğsümde bir serçenin çığlıkları içimde kanayan bir yara içimde sessizce ağlayan bir adam göz pınarları kurumuş bir çiçeğe içini döküyor ibrahim dalkılıç 19/02/2017 03:35 İzmir |