şairler de ölür...
sus’a kaldı yalnızlık,
söyletmeye gücüm yetmedi. mum ışığına deşifre yalnızlığım. ayak seslerini işittim yok’un. ebabilin kanadında tez elden cümlesi yok edilmiş insanlar bildim. fildişi kulesinde çilekeş âma, kavanoz dibinde yok edilmemiş ne beyinler gördüm düşünceyle müsteâr. unutma, herkes ölür. ölürüm ben de, unutma... girdabında gecenin, öksüz yalnızlığım mum ışığına deşifre. geçer mi günler böyle ıssız terkedilmiş bir şehir gibi avare. sokaklarını kaybetmiş gibi başı önünde, eğik ve gittikçe daha çok eğilen gölgesinden muzdarip yolcu... sen öpersen belki geçer yalnızlığım. mumlar da söner. adlarını bir savaş için ölümsüz kılan, kahramanlar vardı unutulan. unutma, şairler de ölür. sessiz /ve derinden çekilen soluklarında yazılmamış kaç şiir barındırır. körpe gecenin, kan koynunda... unutma şairler de ölür diyorum ya, unutma beni de öylesine. bir gün kuş olup uçarız /ve belki anka memleketlerle anılır adımız. ruhunu kaç dirhem çekirdeğe satan âdemleri seyrederiz uzaktan. ıslık çalarken esen rüzgarda, vârettiğimiz şehre adını koyarız. unutma; şairler ölür diyorum ya, ölmez mısralar kalır geride; muntazam... koy beni kalbine; gidecek yerim, ne de mekanım var senden gayrı. ilâhi, medet sabah olmuyor. ya tez elden bitir geceyi, ya da büsbütün yak gitsin herşeyi... sıkıntımdan değil, billahi dertten. muzdarip illetlerden bîtap baba gibi, yapışmış eteğime, bıraksalar billah; ellerimi kaldırıp gökyüzüne, parmaklarımla şükürden bulut çizeceğim. koy beni kalbine; ölecek başka yerim yok benim ... 12.şubat.2008 mustafa nazif * fotoğraf çekimi: mustafa nazif |
ne de mekanım var senden gayrı.
ilâhi, medet sabah olmuyor.
ya tez elden bitir geceyi,
ya da büsbütün yak gitsin herşeyi...
yüreginize sağlık.