akrostiş sevişmesimusallaya dönerken yüzüm, nefesime çaresizlik düşüyor hep buz kesiyor ardını bilmediğim yolların gökkuşağı.. öyle ki yeni bir rehavete uyanıyor kılı kırk yarmışlığım.. kana susamış tarifsiz bir sancı yumağı, başucumla dip dibe dokundukça kana buluyor ellerimi.. zamanın gözü kör çünkü dili lâl.. henüz kırmızının doğmadığı yıllarda yaşanmamış an(ı)ların telâşesindeydi şu kalbim.. bi-r ikindi gölgesinde ısınmaya çalışan kum tanesi gibi çaresizliği hep geceye idi.. ateş çemberinde dans eden yıldızlar, soluk benzini düşürdü önce içime ve sonra adın ihtilal oldu göğsümde dudaklarından dökülen her söz, aminim.. hayatı ayracından bölünmüş bir öykü tutturdum şimdi.. gülüşü talan edilmiş bir viraneye hapsedilen ve çekingen hayallerine müptela olan.. sadece bir gam sevişmesinden ibaretmiş kırık aynalara hiçlik kanatışım, öğrendim.. tespih tanelerinden avuçlara dökülen dünlerin kanaması durdu böylece ve olabildiğince sükunete büründü yaralar.. iflahı gelmeyen kasırgalarda tutuşan etekler duyusunu yitirmiş gibi kızıl günahların alevinde.. küflenmiş ayak seslerinin uğultusunda ruhumu ıskalayan rüzgarın ıslığı bu.. taa kanadından kırılmış bir vaktin, iç çekişi.. emel güneysu |