İSTANBUL ÇİÇEĞİ
bir buket çiçekle gelmiştin kuzguncuk baharlarına
ben mutsuz kışların kuruyan erguvan dalı sen biraz emirgan biraz aşiyan biraz kuzguncuk kanıksanmış bahar sabır gülü yollar parklar meydanlar bizi çağırmıyor artık baltalimanında toz pembe sakura ağacı kül ıhlamur caddesinde susmuş şarkılar artık ömrümüz yuşa yokuşu yar yağmurlar çiseliyor anılara yaşamın varlığı meçhul kalbimizde sevdayı sorma ahu semender bir bülbüldür o arzu endam edersin sararmış fotoğraflarda solgun bir istanbul çiçeğisin hatıralarda sır olmaktan çıktı artık içimdeki o derin haz raylı trenlere binip git ah içimdeki yaslı çocuk saklan dönme dolaplarda şulesi hayali cilvesi hoş yarin yaraları kapandı kavimler gibi yol alıyoruz hep sancılı ten bedende tutsak hoş kokulu karanfil yarim yağmurlar dindi şehri istanbulda kirpiğinde yasak baharların gözyaşları yaşamak seni gülde lalede nesrinde nergiste ümit güzellik sevinç sen de kara dikenleri yoktur gülümün yaşadım seni kuytumda çıkmadığın müneccim fallarında gelirsin belki bir başka bahara kakülü yalnızlıkla örselenmiş yar istanbul yasemin baharıydı aşklar zamane aşklarıydı aykırıydı istanbul gücenmişti menekşe mavisi baharlara ah içimdeki küskün cezayir menekşesi ne zaman biter gücenmişlik mevismler bitiyor simgesel kuşlar geçiyor lirik limanlarımızdan gelmiyorsun aşkın yaralı sinesine biz aşka kelebekler gibi pervane istanbul çiçeklerle güzel boynundaki ürkek çiçeğin yasaklı baharları kimin vebali Ömriye KARATAŞ 29.12.2016 |