ESKİ GEMİLER
eski gemiler...buharlı mı buharlı....harlı harlı....denizi yararak ilerler......yavas yavaş.....takur..tukur....vapuuur mu vapuuuur....sis düdüklerine inat öterlerdi vapur vapur...bazen de çalarlardı çanlarını çan...çan..çan..kıyıdan tramvay sesleri dan ...dan dan....birinin güvertesinde dalgın unuttum babamın tek yadigar meşin eldivenlerini....birinin güvertesinde....bir sisli gün...onun sevgilisini kaybettiği gibi...bir sisli havada eski gemiler vapurdu vapur....yol alırlardı takur tukur....denizden başları dönünce rıhtıma yanaşır...kusardı yolcularını birer birer....çok güzel olurdu onları inerken seyretmesi....bunlardan biri de haliçde unutulmuş yemiş iskelesi....bayanlar önden baylar arkadan inerlerdi....şimdi sanki unutulmuş bir otobus duragı...eski gemiler....pendikteki pos bıyıklı ayakkabı tamircisi ihtiyar duydukca seslerini ...eski ayakkabıdan sarkan bir kösele eskisi gibi....mıurıldanırdı....bu üç otuz beş vapuru olmalı.....eski gemiler...ak köpükleri yapışırdı çocukluk düşlerimize...gece yollcuları ...ambarlarında yatardı kardeş kardeş....ayvalık...marakaz...bandırma ..kadeş.....aşklar bile sınıf sınıftı...birinci sınıf...ikinci sınıf ....üçüncü sınıf....ambar sınıfı....eski gemiler.....eskiydi ama vapurdu vapur....sis düdüklerinde kokularını alırdık uzaktan....çanları çalardı çan...çan....çan....eski gemiler vapurdu vapur.....bogazda öpüşürlerdi VAPUUUUR....VAPUUUUR...
|