MUTSUZLUGUN ve HIRÇINLIGIN KENARINDA
sen ki...hep mutlu oldugunu sanıyordun bu dünyada
hatta emin adımlarla..güvenle dolaşıyordun..uçuyordun havalarda bir çok geceler ve şafaklarda ve ummadıgın anlarda da onurlandırıldın ummadıgın ödüllerle kah doktor oldun kah profesör türlü alanlarda sevindin türlü cüppelerle binbir armaganı götürdün büyük rahalıkla büyük mutluluklarla arab şeyhinden madalya bile aldın bazen aldıklarını pek de saklayamadın sevindin kendinle pek gururluydun pek gururlandın bir çok mutlu başarılı anlar da yaşadın belki de şans eseri belki kaderin cilvesi önlenemedi yükselişin belki de karşıtlarının beceriksizliği uyaranlara da aldırmadın yürüdün bldiğin yollarda at koşturdun..ya da koşturmaya çalıştın bazen düştün ..aldırmadın ardındaki korucularınla dolaştın kendince çok çok başarılıydın da ezmeye çalıştın karşı çıkanlarını belki bir gün belki de hiç ummadıgın bir anda çöküntüye ugragında da nereden gelecegi belli olmayan tokat gibi yüzüne vuran şamar gibi yüzünde şaklayan mutsuzluga ..umutsuzluga düşecegin zamanlarda da düşün düşün bir an düşün senden daha mutsuz olanları düşün düşün bir an onlar ki mutsuzluktan çatlayan şakaklarıyla belki de boşu boşuna yattıkları damlarda çiçek yetiştirmeye çalışırlar çiçek satın alırlar sunmak için birbirlerine dudaklarındaki acı gülümsemelerle ailelerinden uzakta yarınlara saklarlar umutlarını son umut kırıntılarını kendi küçük dünyalarında bilseler de sönecegini gözlerinin yaşına bakmadan hemen söndürülecegini çapalamaya devam ederler bahçelerini |