SONSUZ BOYUT
ilk bakışta sanki
yadırgamıştı yeni halini bir boyuttaydı önce anlamadıgı..yepyeni hiç de beklemezdi böylesini dördüncü mü yoksa beşinci mi altıncı mı yedinci mi nasıl bilebilirdi ki kendince gözleri sadece üçüncü ya da dördüncü boyuta ulaşlabilirdi epeyce de günahı vardı ne yazık ki oysa yüce yaradanın ne kadar da affedici oldugunu bilemezdi anlayamazdı ruhu ve kalbi hayallerinin çok çok ötesindeydi üstündeydi her şey dümdüzdü orada ya da düze yakın apacıktı okulda ve yaşamında ögrendiklerinin yeri yoktu burada herşeyi anlıyıor ve görüyordu sanki bir mutluluk boşlugundaydı şeffaf bir boyuttaydı ne yukarı vardı ne de aşagı ne dogu vardı ne de batı yol göstercek demirkazık yıoldızı bile kuzeyi gösternmiyordu yön yoktu ancak uçabiliyordu istediği yere sanki kanastları vardı hatta ismi bile terketmişti onu ...evini kaybetmiş bir sokak köpegi hür dolaşıyordu her yeri yine de bir ilahi ışıkta yıkanmıştı temizlenmişti zarif parlak göz kaömaştıran bir ışıkta vucudu şeffafalaşmıştı..örtülmüştü çıplakjtı ama çıplak degildi..utanç yoktu düşünceleri bile kaybolmuştu başındaki dertleri tasaları yoklmuştu yine de düşünüyordu bazı şeyleri örnegin rubensi oysa burası ışık bolluguydu rubens bile tek bir ışık gibi kalmıştı cezanne ise bir ışık fazlaydı ve bu ışıklardan etkilenen deli denilen van gogh kesmişti kulagını ya bedri baykam nerde o dahi çocuk belki de henüz emeklemekte bunların hepsi de bir yerlere gitti kendi esas boyutlarına ulaştı sonunda sadece asılı eserleri kaldı asılı ya da kayıp bir yerlerde bir saniyelik şimşek gibi çakıp kayboldu sonsuz boyutta |