erime yalnızlığıEllerinden tanıyorum seni Beyaz ve ölgün Yaz akşamlarından Bir kuş gibi geçen Güneşsin sen Karanlığımdan tanıyorum seni Başkaşı için doğmuşsun Üşümüşlüğüm bundan Yanmışlığım ateşler içinde Bir siyah kar tanesiyim ben karlar içinde titreyen İçimde erime yalnızlığı Güneşsin sen Nasıl sürerim tenimi Aynanın derin algısına Bir çiziğim ben Bitmiş bir gün anısına Atılmış zindan duvarına Üşürüm ben üşürüm Yoksuldur şamdanlar ışıkta Bir uçurum kaynar aydınlıkta Bir mum yüreğini ısıtır ateşte Üşürüm ben üşürüm Utanırım senden Gözlerime değersen ... Utanırım kendimden Anlamandan korkarım Yaşamaktan.. Aşka dair sus... Uzasın... Ölüme dair Ölüme yakın Diri bir his duyarım Utanırım senden Korkarım.. Saf ve berrak bir su değilim ben Bulanmışım bir çukurda Karanlıklar birikmiş Göğsümde derinleşen arka Kanlı kızıl bir rüzgâr tutmuş heryanımı içime ağlayan içime esen Göğün gizil mağrasında Biçimlenmiş varlığı Yabanıl ağrıların tekrarından geçiren Ağlayan ağlatan uğuldayan rüzgârı O büyülü yalnızlığın Tutmuş her yanımı Ve esmekle Çoğalıyor İki ayrı çukurda Farklı iki deniz Sen onun Ben gecenin Taşıyoruz koynundan Ölüyoruz Birimiz sevişerek Birimiz düşünerek.. İki dost İki düşman İki sevgili İki yabancı İki azılı Ellerinden tanıyorum seni Sen o’sun Hafifçe okşayan tatlığı Hoyratça fırlatan Ellerinden tanıyorum seni O’sun sen.. er nail |
yüreğine sağlık saygılarımla her daim selamlar