mührezamanın bütün durakları âsude, yürüdüğüm yollarda rüzgarların elleri, tutup izini sürdüm, sürdüm kendi içimde. ve yüzün saçlarımdan yontuluyor her sabah, her sabah sana aşık oluyorum ben gülce. gülcem bu seni çağırdığım ilk şiiir, gökyüzünü andıran sözüm olsun istedim. kararmış duman gibi bunaltırken anılar, ansızın aşkına uçurumlandı bak dilim. umut mavi ve yeşil çiçekler gibi, gümrâh gümrâh ve göv göv yeşermelidir. sana sürüldüm ya ta kâl-û belâdan, durmadan yenileniyor içerimde bu sevdâ. adın bin yutkunmayı imhâ ediyor gülce. sesim hıncahınç nağme sesim intikam için en hüzünlü türküdür, büyütecek sevinci siyah güller derince. gülüşün sırat gibi keskin duruyor gülce, duruyor aklımla kalbimin arasında. adın hazin bir şarkı, bir eski zikir sanki adın kadîm mühresi, gibi duruyor aşkın, ışıldayıp duruyor bu pejmürde dilimde boştu zamanın âsude durakları. gördüm inan bomboştu insanların yüzleri. gördüm yolcularından utanan tüm yolları. bir zeytunî sözcükle paramparça ettim, sen bakınca esrârı dökülen aynaları. // gülce kadim mührem! diye çınladım boşluğuna her anın ve bilinen tüm tonlarını tutup gözlerine sürdüm, her siyahın.. |
Ben adına vurgunum mühre