Tırtar / AhmetAmat “-Akmehmedi bilimin sen” “-şöyle böyle aklım eriyo, ablak yüzlü, aksaçlı, gabak bi adamıdı” ebecezim “-sinirli mi, sinirli, öyle-böyle deği(l) pire uçu yorganı yakardı ta öyle; emme çoğ eyiydi ırametlig bi yaz ğünü neyeydi.. Beldecik’de, Tokmacık yol çatında annacımdan gelividi, ha.. ansıdım.. benim sırtımda… hinci ki bu Amad emmiyin ad aldığı, Yalavaş Hasdanesi’nden çıkarıvıdılar höyle bi guşluk geçeni boyuyüklü bi ğarı, “yol bilmen iz bilmen” dedikleyin etirafda bi bildik tanıdık mı ı-ıhh sağolsunlar elimden dutdular ırafakatçı ğarılar.. da! on günden maada yattık, yeme-işme ne arar ben çırpınıyon, fira ağıt ediyon iki ğözüm iki çeşme görennerin içi ğediyo emme faydası mı var “-çıkmadık candan umut kesilmez” deyollar.. duyan, gören, hemşireler, dokturlar.. umudumuzu kesmedik biz de ha!, aldım gabil etdim emme çocuk samıt gibi soluk almayo, Allah seni inandırsın beti-benzi toprak gibi bomboz, yaşa(r)sa da eyi olmaz dediler, “gıyamete gadar baş kakıncı ” en sonunda biğün “-höküm Alla(hı)n” dediler … “-biz elimizden geleni yapdık” … “-ömrü bu gadarımış” …. Allah geride galanlarına ömür versin”miş, …. “-zati eyiler yaşamazımış”, …. “-Allah sevdiği gullarını yanına erken alır”ımış, ….. “-Allah sevdiklerimizi alalak, bizi imtan eder”imiş ….. “-‘öte dünya ’da bizi garşılarlar”ımış, “-böğünkü ğibi aklımda gündönümünden tam iki hafta sonura bazar derneği bi(r) ğün netçemi bilemedim sankı ölen yavrım deği de benin.. canlı cenaze ğibi ne ağlayabildim, ne ağıtlar yaktım, ne yırtındım var mı faydası kendimi yerlere atmanın yırtınmanın Takdir-i İlahi.. elden ne ğeli(r).. yavrımı geri ğetiri(r) mi.. ağıt fığan.. tanıdık file de olmayınşa a(ğ)lasan kime ne döğünsen ne fayda bi metanet çöktü üsdüme hemşirenin birinin elinde inne var feryat-fığan edersem bana inne vurcağımış, sanki bundan daha fazla acıdacak söz vahtında açılı derler ya! ga(y)ri vakıt bu vakıt guca(ğı)ma verividiler sankı guca(ğı)mdakı beş yaşındakı cenaze değil de yeni gonuşmaya başlamış sabi-sübyan bi böbe(ği)miş gibi gonuşa gonuşa Amad’ımına(n) düşüymüşüyün yollara ebişsem, sırtıma sarınsam alıcığuşlar gapıvıcağmış sanki guca(ğı)ma basmışıyın sıklata filen aldırmadan amadımınan gonuşa gonuşa cuap-beriyomuş gibi oynaşa oynaşa elinden dutup seğirdece(ği)miş gibi mesel annada anada o soruyomuşda annadıyomuşuyun gibi öteden beri bildiğim bütün meselleri hemi de kaşlar tefa annada-annada yumruğunu sıka, çenesini öpücüğünü seve,okşaya düşüymüşüyün yollara o zamannar hinciki ğibi bi(r) tomafil filen mi var ne arar yollarda atlı-arabalı olsa bile goynumda param mı var zati hasdaneye mı(h)tar yazividi de “fakır ilmaberi ”ynen aldılarıdı yol bilmeeen, iz bilmen dedikleyin yayan-yapıldak guşluk vahtı çıktıysam yola Salır, Gursarı, Ayıplar, Akdışar o gedenlerde hala bilmen başga köy var mı ordan geşdim mi nerden geldim, nereyi na-zaman geşdim bilmen hasdaneye gayınbobam kendi Gök Memetlerin boz eşşekde ben de Dört Osmannarın eşşe(ği)nen götürdüydü Amad’ım terkimde sırtımda sarılı nerden geldik-nerden geşdik yolda yolakda ne gediyokan ne geliyokan bi Alla(hı)n guluna ıras gelmediydik.. Tokmacığı bu tarafa sapıvırınca bi ağrı-bi ağrı yağırnımda, ceneğimden azı yokarı çinizime do(ğ)ru duyduğum mu var Alla(hı)nı se(verse)n ha gerşi! ayaklarım gediyo emme narasın ben başga yerlerdeyin nası(l) baş etdim onca yolu nere ğediyon bildiğim mi mar hinci filen olsa narasın baş edilcekleyin mi o yollar o zamannar yanılsam da yüzünguyu getsem Garadallı’ya a(ğ)zıaşşa geder varıdım valla neye biliyon mu o öyle bi dert işdecik, ne bileyin.. Allah duşmanımısa da kimseye vermesin işde, Beldecik’de ikindin geçeni, annacımdan gelividi Ak Memet, “-İminee” dedi, “-hayırdır, İmine bacı” ….. “nerden geliyon” yüzüne bakagalmışıyın, … hinci aklıma ğelide tüylerim diken dilen olu valla enseme bıçak saplanmış gibi gözlerimden yaş boşanır Ak Memedi göresiya nere ğetdiğimi bilemediydim bin yatdan bi tanıdık evladır yüzüne bakagalmışıyın dizbağlarım çözülüvümüş hemen atından enividi, guca(ğı)mdakı çocuğun yüzünü aşdııı- “ölmüş” hemencicik gapattı .. “höküm Alla(hı)n, başın sağ osun.. … “-seni köye götürmem ilazım emme” dedi .. “-gusura bakma,” bilmen nereli kimin yanına gediyomuş bilmen neytceğmiş, ne varımış, ne olcağmış, kim gelceğmiş de kim getceğmiş ha bi dövlet işi, amme hızmatıdır de benim bilce(ği)m bişiy mi ya da o vahtım var mı neyse.. beni atına bindirividi, “-cilbirini başına geçir de sürüvü o kendi eve geder” sorarlarsa eve de bi habar yollayvı Gülüsdan marağ edmesin” dedi o ha-bire bişiyler deyo emme duyduğum mu var atın yönünü köye doğru çevirdi de arkasına bi şaplak vurdu “dah!!” deye ne vakıtıdı.. eve geldim, ha deyince atdan enemedim, fücutum kemre gibi dutulmuş Amadım sankı bana yapışmış neliklerden sonura endim, böbek gucamda yularını başına geçireyin deye höyle, yannına dolaşdım töbeler töbesi ossun bi bakdımı dıı, Allahümme-süm maşa bakdım at üğül-üğül ağlayo, nası emme hemi bi(r) dee.. gözlerini saklayo utanıyo zavallı iki ğözü iki çeşme hey gurban olduğum Allahım kullarını ne çok seviyo acıma cem-i cümleyi ortağ ediyo ölen oldumuydu köpe(ği)n acı-acı uluduğunu, sahabının ardından filen ağladığını, ekmekden-aşdan kesildiğini duydum, bilidim dee ………… atın ağladığını, bulgur gibi, gözyaşı döktüğünü duysam inanmazdım.. gördüm! ik diba gördüm o da.. kendi başıma geldi de, öyle insan yaşadıkcana neler görüyo emmeee Allah var, duysam inanmazdım olu mu öyle şey deye emme gördüm böğün dünya- yarın ahret gözlerinden yaş süzüle süzüle yol-yol olmuş yüzü bırağıp gedemedi zavallı başını yere eğmiş goduğum yerde ma(h)sın masın bekledi merdimendeki otlara filen bi a(ğ)zını uzatsa tavığın çana(ğı)na filen sunsa ya Belçeşmeye dönmedik, Yanbunar’a u(ğ)ramadık Okarıçeşmeye de kimbili(r) bencileyin ne zaman su işdiydi zavallı.. “dah” dedim de getmedi.. yere-yere bakıyo siğim-siğim ağlayo hey Yaradan Alla(hı)m hey Ya Rebbim Guduretini sevdiğim gurban olduğum Alla(hı)m gulları uçun yaratmış her bi şeyi öyle ya toprak guluna, yaprak guluna gül guluna at guluna evlat guluna hu dünnede ne var Alla(hı)m gullarına gul etmemiş. … eve geldim deyon ya evde kimsecikler yok da(h)a herkeş işinde gaygısında gonu-gonşu demişsin tarla-tapanda sen sanısın köyün üsdüne bi ölü tapra(ğı) saşmışlar ne arayan ne soran var ne cin var ne insan ta öyle.. insan namına bişiy yoğudu köyde.. ordan gakdım-dutdum okarıya çıkdım, gayınnamın demir asma kilidi her bi kapıda neden sonura aklıma ğeldi o ğadar çeşmeleri godum geldim o kadar dere geşdim de! bi yudum su işmeğ aklıma ğelmedi bi ara gözüm dakıldı, gaydırmanın altındahı basdırıkdakı desdilere yanmışlar-bozarmışlar getmişler belli derde derman uçu bi damla yok.. kim dolduruvucak.. burada olsan acaba gayınnam bana boş durdurtduru muydu o desdileri derde derman uçu bile bi damla su hırkıldağa binmişler uçu bile çapıt ıslatcaklayın gadak su yok gari o ğadar sopsovuk, gürül-gürül akan bunarları godum geldim de köy içindeki çeşmelere dönüp-bakmak aklına gelmesinde bi damla su yok goca evde ora bakdım, bura bakdım ı ıhh! işin aslı sağa-sola bakmak aklıma da gelmedi hanaya oturuvudum Amat gucağımda hala, bi ağladım-bi ağladım gözlerimin bunarları ğurumuş daa yaş yerine gan akıtmışıyın gibi gözlerim gan çanağına dönmüş nerden buldum o gadak yaşı bilmen neçeden sonra tarladakınnar birer-ikişer eve birikdi gayınnam heyalladı haralda ha gerçi öğeyidi emme biz onu böyle belledik öyle bildik hincikinner öylemi; has-öz evlad-gardaşıkana ged anam geet.. neneyen olmaya-gomaya yermesin lafın birini ğor ötekine geçerin ne deyodum.. haa.. gayınnam guca(ğı)mdan o(ğ)lanı alıp-ğedeceğ oldu emme narasın ses sedada olmayınca da.. ö(y) ğaldı manıt-senit bi tek gız “anam gelmiş” deye sevindi seğidelek yanıma ğeldi “-anaaa bazardan bana ne getirdin” haralda öyle avıtmışlar günnerdir boğazıma bişiylerin düğümlendiğini cuvab beremediğimi sezinşe gönlümü almağuçu belki de ne bileyin, yanıma ilişip, goluma sarıldı usulcacık “-Amat uyuyo mu ana” dedi “-kınalı guzun ..? uyuyo mu” hayalladı mı bilmen Allah var bişiyler deycen emme dilimden bi kelam ses çıkmayo boynuma sarıldı, sımsıkı,… sarıldık, öpdüm, öpdüm avışlarımınan ayalarımınan elimin kahıynan öpücüklerini sildim ıslanmış gözyaşımdan “-uyuyo anam, uyuyo kınalı gızım uyuyo uyandırmayalım yeni uyudu uyandırmayalım a(ğ)lamasın Amat” deyebildim yavrımı ben gedeli beri yuyan olmamış, ö(y)le ya bi talaşa o mu gedip de Okarı Çeşmeden kim su getirivicek, işden gayıtdan, kim su ılıtcak da kim yuyvucak nası(l) kogdum hasiretliğinen nası(l) öğsemişin içim yandı yalınız galdı gara gızım, saşları acı-acı kokuyo insanın burnunun direğini sızladıyo yalınız deye evde de gomamışlar ellehem teni yanmış, kadife teni pörsümüş yavrımın sırtı sıkkınlar içinde saşları harman süpürgesi ğibi terleye guruya, terleye soğuya haralda a(ğ)lamış da gözlerinden akan yanağında gurumuş suratı yol yol, boz toprak gibi saşları gonurlaşmış görmeyeli ipek yüzü çatlamış, elleri yarılmış donunun asgısı dikik süngeri gopuk önü açık, sıkmasının düğmeleri ters-mers iliklenmiş, aya(ğı)ndahı yun çorap gözenmeyi geşmiş yavrımı ben gedeli yuyan olmamış, deyon emme zabah(ı)n zeherinde yolmaya gecenin leyli gecinde evlere insannarın kendi çoluğu-çocuğunu gördüğümü var bakalım da benim gızınan cebelleş olcaklar gerşi gayınnam bireş Osmanlıydı dirayetli garıydı(n) Allah uçu(n) guca(ğı)mdan çekdi-aldı Amadımı “-öleninen ölünmez Takdir-i İlahı böyleymiş, ömrü bu kadarımış kendini denize atsan “-benim canımı al da ona ver” desen faydası mı var gak hordan bi yüzüne su çal bireş dirayetli ol daha ne çocuklar doğuracan, ne acılarını görecen ihicik iki ğün sonura biri daha gelcek dünyaya buna mazifen bitdi, görünüp duru Cenab-ı Allah veriyo işde birini daha” ….. “-bizinkinner dünyaya böyle mi geldi sanıyon de(ği)rmen damında mı ağartdık bu saçı sanıyon kendi kendine mi böyüyo, bunca ümmeti Müslüman haşaa, sümmaşaa bizim de getti dört dene Azırayil aldı, ben gene… onu da aldı bi taha üş taha neçeden sonura bi taha o da getdi.. ondan sonura ikki ta(ha) Allah nasip etcek olduktan keyri ömür vermiş beş dene de yaşadı gıran girdi dee seferberlikde getdi dört gardaşım da! bi abam, bi ben de neler çekdik höylee ıçcık dirayetli ol gak gı bi yüzünü yu bi va! sankı bi seni ki ğeddi dünne gurulalı Alla(hı)n gücüne ğeder ğelin biz gayınboba yanında file ağlamak, sımkırtmak bilmezidik anam hincikinner bi başga töbossun” deye söylendi durdu yönü öte gakdı-dutdu ordaaan güçcük gayınımı seğirtdirmiş “Danacı Hoca”yı ünnetmiş “-bu yaz ıscağında ölü beklemez” dediler, şişerimiş, ağşam garannığı da çökdüm-çöküyon derkene duyan gonşu ğarılar evlerindeki sudandır gari öyle ya helkelerinnen su ğetirmişler yümeye hemen gakdılar, duttular gazana iki-üş helke su vurdular sankı Amadım… mükellef adam mı, .. el gadak bişiyidi zati nettiler, nası(l) etdilerise, yudular Gara Ebeden ödünç almışlar kefene sarıp sarmaladılar gayınnam vermiş öyle ya bobası gucakladı namazlayna(n) defnetmeye ğetdiler Amadımı gara toprağa verividiler gara topra(ğı)n altına yatırıvıdılar geldiler hoca yokarı çıkmadı bile “-ahşamı gaçırdık, heş değilise yasdıya bari etişeyin deye ertesiğün vardım elimine gomuş gibi Goca Payamın annacındakı garaçalının gıyıcığında çalının guytusuna bi arşın uzunnuğunda adı üsdünde çocuk mezeri çevrikledim etirafını gırandakı daşlarınan oğşadım toprağını, bildiğim dovaları okudum üfledim kaşlar tefa toprağını oğşadım daşını oğşadım Amadımın… bi fakıt öylecene gala-galmışıyın fakıt ne fakıt oldu kim bili hankı dovayı kaş kere okudum bilmeyon hankı ağıdı nası yakdım ordan eve na zaman nası ğeldim bilmen “evimizin öğü de payam ağacı gırıldı dallarım da zehirden acı ……. …..” dilimin ucunda da deyvirecen hinci .. gözümün öğündedir hala toprağının garası ıslağı başındakı goca daş oğşaya oğşaya bi galdım o goca daş kıı garaçalının içinde galdı ….. galdı-ğetdi orda bekledi bekledi durdu Amadııımm bekledi durdu beni zabbah-ağşam ha! gerşi.. gız da varıdı emme bilmen o gayınnamın yanında böyüdüğünden, bilmen neden Amada düşgünnüğüm bireş fazlaydı onu yere-göğe sığdıramaz gözümden ırmazdım üş ay geşdi geşmedi dünneye bi o(ğ)lan daa getirdim herif “-ıramatlıg bobayın adını go(ya)can” dedi … “-ayıbolu” dediysem de “-anam ö(y)le isdeyo”dedi ben dutdurdum ille “Amat” deye Amat; da gayınbobamın bobasının adıymış anasını bildiğinden mi ha! işde emer galmış zati emme hinci;… amat benim Amadımın adı gayınım ıramatlıg, Allah nur işinde yatırsın bek bili(r) di öle şeyleri, kimseye habar file etmeden Amat ğoyvudu ezeni okudu sağ gula(ğı)na “-Amaat… Amaat…., Amaat.” bi ta(ha) okudu sol gulana üş defa “-Amaat…, Amaat…, Amaat..” deye ünnedi “-ad dediğin mavı bi boncuk Allah adıyna yaşatsın” dedi öyleynen yeni böbe(ği)n adını da Amat ğoduk Amat galdı getdi yaşı benzemesin aradan onca yıl geşdi, ondan sonura daha kaş dene da(h)a çocuğum oldu emme Amat başkaydı, Allah var; zati hepisini “-Amat” deye gucakladım Amadım deyelek kogdum hinci dağdan-daşdan eve geliyo olsam evde Amat garşılacağ(ı)mış gibi geli(r) hala da(h)a ötekinner böyüdü ğeddi de sankı Amat üçünün içinde ben taha yirmisindemişiyin gibi gapıyı açıp bille göremeyinşe başım bi hoş olu! ha deyince kendime gelemen bi defa uçunmuşuyun işde Amadım acıkmışdır deye seğirdelek gelirin eve gece yarıda gan-ter içinde gakarın Amadım üsdünü aşmışdır, yata(ğı)nı ıslatmışdır deye Amat da nası(l) ıramatlık bobam gibi apapbak sımalı ayınondördü ğibi alma yanaklı buyday benizli payam ğözlü ğözlerinin garası zından garası ağı ak ap-apbak siyah sırma saşlı kalem gaşlı Guduretden bi Allah vereseğiydi “gargaya yavrısı şahan geli(r)” derler ya öyle-böyle deği(l) yalan deği ötekinner de benim evladım onnarı da ben doğurdum emme Amadım ırametlik bi(r) başgaydı. ta öyle ilk göz ağrımıdı Amadımm DİPNOTLAR çat : iki yol, dere ya da ayrılan şeylerin birleştiği yer, kavşak amad / amat : ahmet ırafakatçı : refakatçı, arkadaş, yoldaş samıt: şok halinde hareketsiz, gözleri fersiz baş kakıncı: başkalarının aşağılamasına başa kakmasına, vesile olma durumu höküm / hüküm : karar, alın yazısı yazılmış, elden ne gelir anlamında öte dünya, öteki dünya: ahiret, öldükten sonra dirileceğimiz dünya gün dönümü: günlerin azalmaya ya da kısalmaya geçme zamanları alıcı kuş: kuzgun, atmaca /kartal, vs. yırtıcı etçil kuşlar sıklat: boğucu sıcaklık, bungun, yağmur yağamamsı bunaltıcılığı, yağmur yağarsa sıklat geçer. fakirlik ilmuhaberi: muhtarın onayladığı belge ile hastane ücret az alınır ya da hiç alınmaz ceneği/cenek: yürek, canevi (sine / bağır / kalbe doğru iki göğüs arası )vücudun en duyarlı en hassas bölgesi çiniz/çiğin: omuz çilbir/çılbır: yular, hayvanların başındaki bağ ik diba: ilk defa saçmak, serpmek, dağıtmak anlamında hanay: etrafı açık evin bölümü, sofa sıkkın: deri yüzeyinin pütür pütür sivilcelerle dolması cebelleşmek: ilgilenmek, uğraşmak, zorlamak Osmanlı: dora-dobra, otoriter, güngörmüş, saygı uyandıran, ağırbaşlı, ihicik/ıhıcık: iştecik, bak işte orada haşa-sümmaşa : mümkün değil, hiç olur mu, kesinlikle mümkün değil anlamında ünnemek: çağırmak yatsı namazı çevrik: çevresi belirlenmiş ırmak/ırmamak/ıramamak: uzaklaştırmamak kokdum: kokladım uçunmak: daha önce yaşanmış bir şok(panik)un tekrarlanması, ani kaygı yaşamak sıma/sima: çehre, yüz, bakış, yüz hatları Kudretden: Yaratılışdan denk: yükün eşit ağırlıkta ikiyi ayrılmışından her biri taşıyıcı Anne olan ve erkek çocukların fazla yaşamadığı Akdeniz hastalıklarından Duchenne muskuler distrofi’ye dikkat çekilmek için kaleme alımıştır.. Acil Şifalar dilerim Çalı/1967 |
hemde bilgilendirmeleriniz için sonsuz tşkkr ederim