nilüferyadsınamaz içimdeki bu feryat, bir vehim değil,söz değil,ıstırap. yeşili boğuyor, tüm kaldırımlar. göğümdekinin adı kızıl sonbahar. ardımda onca bahane, sayısız kaçış, kavimlerce yok oluş. içimden son bir sefer geçecekmiş, düşlerimden önce, sonra nefesimden. hayat denilen düşünce. ben ki, el ayak,kemikten bir virane, bir vapur dolusu terkediliş. sonra bir gece, kırık bir senaryoda son diriliş. gazetelerden biliyorum, gitmenin adı vazgeçmekmiş. bir şarkı boyu uzaklaşmadan gitmek, korkak bir zafere denkmiş. avcumda mum ışığı, zihnimde parçalanmış onca hatıra; kaç sokak iliştirilir bu kayboluşa? hakkımdır, koyulsun ruhum zindan denilen kabre, gidememişliğim kaç seneden başlıyorsa. beyaz bir lale şimdi mevsim, ben mevsimin içinde bir mülteci yaprak. emanet edildim, günü deldiğinde iade alacak beni toprak. sonu düşünülmemiş bir film. azlarım çok,çoklarım azalacak. ben ki, ölüm yükünü sırtlamışım ezelden beri. bir vagonda aniden belki, yahut bir yolda, bir rüzgardan dert yanarken baharda, yalnızlıkta, az ihtimalle bir sevdada, sonra durakta, sonra adı her ne ise, orada, o vakitte, o masalda, ben hesabını tutarken geçen zamanın, geçmişim bir alacaklı gibi dayanacak kapıma. ve alıkonulacak ömrüm. tutukluyum artık ben, nefesimde kelepçe. gözlerim yangın yeri. ama yine de bekleyeceğim nilüfer çiçeklerini, siz bir kabre sığdırırken beni. - abdullah cemek |
Kaleminiz akıcı, hiç tutmuyor.
Selamlar. ..