Gittiniz mi Bayan ?
/...merhaba bayan
dinler misiniz acaba beni ?.../ . . . dinlenmek güzel şey bilir misiniz ? aldanmayın siz sürekli kapıya baktığıma dilim sizinle, kulağınızın bende olduğu kadar üstelik... Bir beklenen vesilesidir gözlerimin dalgınlığı ve dağınıklığı tümcelerimin ama yine de aldırmayın siz benim aldırışsız halime olur mu ? Bin bir bahane ile anlatmak istiyorum olanı biteni size ? . . . /...dinliyorsunuz değil mi ?.../ Uzun tümcelerim sıkıyor olmalı sizi o sebeple özür diliyorum aslında lakin kısa cümlelerle anlatılamıyor ki imkanızın gözlendiği kapı eşikleri... Ya da ismi kadar kısa değil Godot’un hikayesi ! yok hayır ben yorulmam anlatmaktan Gözlerim sizde değil diye keseceğimi sanmayın bitmeyen hikayemi, zira hep böyleyimdir ben kötü bir anlatıcıyımdır ! işlenişi berbat şiirler yazarım üstelik bilir misiniz ? hatta güler geçerim yazdıklarıma çoğu zaman ama siz gülmeyin olur mu madam... . . . /...Sıkıldınız değil mi Bayan ?.../ Haklısınız aslında ben bile sıkılıyorum bazen kendimi dinlemekten; hem siz onca uzaklıktan nasıl dinleyeceksiniz ki zaten, kaldı ki göz göze değmeden manasız olur derler anlatılanlar -doğru mu bu ?- o yüzden mi hep yarım bir yerleri anlatımlarımın gözlerimin o kapıdan başka bir yere bakamadığından mı ? geleceğin hiç gelecek olmayışından mı yada ? biliyor musunuz bayan dünyanın en büyük yalanıdır Yarınlar güzel olacak lafı Zira onlar bilmiyor ama bugün dünün yarını... ben biliyorum ne tuhaf, sanırım sizin de aklınıza yatıyor yarının hiç olmayacağı ? İşte öyle bitmiyor anlatması "imkansızı" ! iklimlerin gelip geçişleri kısırlaştırırken şiirsel doğurganlığımı, bir rakı masasının küf kokan kadehlerine kaldı şairliğim ve dahi her dinleyene farklı anlattım içinde siz olan yalanlarımı... Sahi O kadar kötü mü anlatıyorum Bayan ? . . . Ba-- y......n İkibinonaltı’nın Ekim’ İstanbul... |