Hosgeldin Zulal
/...Hiç düşlenmemiş bir hayalken
Ellerinden tuttuğum, Doğmamış bir çocuksun şimdi sen.../ Yıllara asılı kalan bir geçmişte Takiplenen silik ayak izlerinin Ve bölük pörçük olmuş Doğum sancılarının içinde gizliydi En masum silüetin... Amel defterine işlenmiş en karanlık yazının Kader çigisi ile kesişmesiydi Attığın ilk adımların... Denizleri yırtan bir çığılıktı üstelik Kulaklarımda patlayan sesi Yediğin o ilk tokadın... /...Ne zaman büyüdün sen Zülal ! .../ Ne acı biliyor musun, doğumunu görmemek Ve dahi hiç göremeyeceğini bilmek ! İçimdeki ağlayan çocuğun Gözünden düşürdüğü damlasın sen, Ve içtiğim temiz suyun ağusudur Annenin sunduğu süt Seni emzirirken... ! Büyüme Zülal ! Yanında değilim henüz Yürümeyi bile bilmiyorum daha Ellerimden tut ! Ve sevmeyi yeniden öğrensin bu âmâ... /...Ne zaman doğdun sen Zülal ! .../ Biliyorum doğacaksın bir gün ! Gelecek Elbet getirecek seni Ufacık bir bebekken , Ama Ben yaşlandım Zülal... Gel bir an önce kucağıma Altında pembe zıbın Yüzünde annenden kalma O hınzır kahkayala... Doğ artık Zülal ! Çok kalmadı biliyorsun Bu aşkın seninle vuslatına... /...En umutsuz anlarımın ışığıdır gözlerinden yansıyan şavk ! ve rahmine düşeceğin kadındır, bu şiirin umutla emzirdiği aşk.../ Ikibinon’un Temmuzu... Alanya... |
Sevgilerimle...